Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alison Wolf

Çağdaş Sosyoloji Kuramları yazarı
Yazar
9.6/10
5 Kişi
48
Okunma
3
Beğeni
1.038
Görüntülenme

En Eski Alison Wolf Gönderileri

En Eski Alison Wolf kitaplarını, en eski Alison Wolf sözleri ve alıntılarını, en eski Alison Wolf yazarlarını, en eski Alison Wolf yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu bakış açısına çok zaman “yapısal işlevselcilik” adının verilmesine sebep, bir toplumsal sistemin ayakta kalabilmesi için, karşılanması gereken işlevsel zorunluluklar veya “gereksinmeler” (needs) ile, bu gereksinmeleri karşılama durumunda olan yapılar üzerinde odak lanmış olmasıdır. Bu görüşe göre, toplumsal sistemler, varlıklarını sürdürebilmek için, bazı işleri yapmak eğilimindedirler ve dolayısıyla sosyolojik çözümleme, bu işleri yapacak veya bu “gereksinmelere” cevap verecek toplumsal yapıları aramak durumundadır. Yıllar geç tikçe, Talcott Parsons ve Robert K. Merton’dan, bu yaklaşımın iki kuramcısından, yapısal işlevselciler olarak bahsedilmeye devam edilmiştir.
Toplumsal ve kültürel olguların toplumsal-kültürel sistem içerisinde yerine getirdiği işlevlerin çözümlenmesi. İşlevselcilikte toplum, hiçbir kısmının bütünden ayrı olarak anlaşılamayacağı ve birbirleri ile ilişkili kısımlardan oluşan bir sistemdir. Bu görüşe göre: Herhangi bir kısımdaki değişim, sistemin diğer kısımlarında bir miktar dengesizliğe ve bir ölçüde de bir bütün olarak sistemin yeniden düzenlenmesine yol açar. İşlevselcilik, biyoloji bilimlerindeki organik sistem modeline dayalı olarak geliştirilmiştir
Reklam
Toplumsal sistemlerin dengeyi nasıl koruduğunu ve nasıl yeniden denge kurduğunu çözümlerken, işlevselciler ana kavram olarak paylaşılmakta olan değerleri veya arzu edilenler ile ilgili, genel olarak kabul edilen standartları kullanma eğilimindedirler.36 Değerler ile ilgili görüş birliği (consensus), bireylerin bulundukları topluma ahlâksal olarak bağlı olmaları anlamındadır. Değerlere önem verme, işlevselciliğin en belirgin ikinci özelliğidir. Bu bakımdan, diğer başlıca makro-sosyolojik bakış açısı olan çatışma kuramı ile doğrudan ters düşmektedir. İşlevselcilik, toplumun birliğine ve üyelerinin paylaşmakta oldukları hususlara ağırlık verirken, çatışma kuramcıları toplum içindeki bölünme ve insanların farklı maddî çıkarları ardınca koşmaktan ileri gelen mücadeleleri üzerinde durur
Modern işlevselcilerin en önemli entelektüel ataları Auguste Comte, Herbert Spencer, Vilfredo Pareto ve Emile Durkheim gibi sosyologlardır. Comte, Spencer ve Pareto toplumsal sistemin kısımlarının karşılıklı bağımlılığı (interdependence) üzerinde; Durkheim, bütünleşme (integration) veya dayanışma (solidarity) üzerinde durmuşlardır.
Durkheim’ın, sosyolojinin esas konusunun toplumsal gerçekler (social facts) olduğu üzerindeki ısrarı, Spencer’ın toplumsal ilerlemenin sebebinin psikolojik olduğu, yani, tayin edici etkenin, bireyin daha çok mutluluğa gereksinmesi olduğu indirgeyici tutumuna doğrudan doğruya ters düşmektedir. Bu bakımlardan işlevselcilik, Durkheim’ı takip etmektedir. Buna rağmen, Parsons kendisinin toplumsal değişme kuramında Spencer’ın toplumsal farklılaşma kavramını kullanmıştır.
Emile Durkheim (1858-1917), hiç şüphesiz, çağdaş işlevselciliğin en önemli önderidir. Talcott Parsons, kendisinin en önemli entelektüel rol modellerinden birinin Durkheim olduğunu söylemiştir.
Reklam
Durkheim’ın cezalandırma ile ilgili irdelemesi, hem kendisinin hem de daha sonraki işlevselci çözümlemenin zayıf ve kuvvetli noktalarını ortaya koymaktadır. Ona göre, cezalandırma, suça karşı toplumsal bir tepkidir. Yalnızca suç işleyeni cezalandırmak işlevini yeri ne getirmek ve suçu önlemekle kalmaz; aynı zamanda ortak duyguların yoğunluğunu, modern işlevselcilerin paylaşılan değerler adını ver dikleri değerleri (burada, suç işlemeğe karşı olma) korumak gibi, genellikle bilinmeyen ama çok önemli bir işlevi de yerine getirir. Durkheim, cezanın, “bu duyguları aynı yoğunluk derecesinde korumak gibi faydalı bir işlevi vardır, çünkü bunlara karşı yapılan saldırılar cezalandırılma ise, kısa zamanda bu duygular zayıflayacaktır” demektedir
Parsonscı kuram tartışmasının çekirdeğinde sistem kavramı vardır. Parsons, “diğer alanlarda olduğu gibi eylem alanında da çok önceler den beri sistem kavramı düşüncemde merkezî bir yer tutmuştur” demektedir. Toplumların nasıl yapılandığını ve uyumlu bir hâlde bulunduğunu açıklayan genel eylem kuramı, dört sistem içermektedir: Kültürel sistem, toplumsal sistem, kişilik sistemi ve bir sistem olarak davranışsal organizma.
Kültürel sistem düzeyinde temel çözümleme birimi anlam veya simgesel sistemler'dir. Simgesel sistemlere bazı örnekler, dinsel inançlar, diller ve ulusal değerlerdir. Ona göre, kültürel gelenekler paylaşılan simgesel sistemlerdir. Beklenilebileceği gibi, Parsons bu düzeyde paylaşılan değerler üzerinde odaklanır. Burada anahtar kavram toplumsallaşmadır. Toplumun değerleri üyelerince benimsendiği/içselleştiği zaman (bireyler toplumun değerlerini kendi değerleri olarak kabul ettikleri zaman) “toplumsallaşma” olur ve toplumsallaşma, toplumsal denetimi (social control) sürdürmekte ve toplumu bir arada tutmakta çok güçlü bir bütünleştirici baskı (force)’dır.
Parsons’ın toplumsal sistem tanımına göre, çoğunluk (plurality), iki veya daha fazla sayıda olabilir; aktörler halk (people) ya da birliktelikler (collectivities) olabilir. Şöyle ki; bir toplumsal sistem, bir aş evinde etkileşen iki insandan, aktörlerin üye ülkeler olduğu Birleşmiş Milletler’den oluşabilir. Parsons’ın, aktörlerin etkileşme şeklini tanımlayan, “kültürel olarak yapılanmış ve paylaşılmakta olan simgeler” ifadesinde, toplumsal sistemin kültürel sistem ile olan ilişkisi açıktır.
66 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.