…sahip oldukların ama onların sahip olmadıkları hakkında düşünürsün. Çünkü onların evi yok. Ne yemekleri. Ne yatakları. Bu şeylere sahip olmadıkları için korkmamak adına gözleri açık uyuyorlar. Ve senin içine girerler. Sen onlarsın.
Dünyamızda olduğunu bildiğimiz, zaman zaman karşımıza çıkan ama büyük bir umursamazlıkla görmezden geldiğimiz hayatlara yer veriyor bu gerçekçi roman.
Kitapta sıkı bir toplum eleştirisi var. Büyük bir toplumsal yüzleşme var. Görülmek istemeyeni görmeyi sağlayan bir öykü var.
Küçücük çocukların renkli ışıklarla süsledikleri dünyalarının, insan cehennemine yansıması var.
Kitapla birlikte adım adım bu çocukların izlerini sürerek, kendi yarattıkları ülkelerini ziyaret etmek okuyucusuna çok şey katacaktır. Tavsiyemdir.
Sevgili Eylül Görmüş’ün tavsiyesi ile okuduğum onlarca kitaptan bir tanesi, adını anmasam olmazdı.
Sevgilerimle…
Işıklar ÜlkesiAndrés Barba · Notos Kitap Yayınları · 2020141 okunma
Anne ve babasını trafik kazasında kaybeden küçük bir kız çocuğunun hikayesi yazılan. Sevdiklerini yitirmenin, yalnız kalmanın, yetimhanede kendini bir yerlere konumlandırma ve sevilme ihtiyacının anlatıldığı, ama sıcaklıktan dirhem pay almamış bir kitap. Gergin, tekinsiz, rahatsız edici.
🪆Çocukların masumiyetinin kurguya taşınmasına alışkınız. Bu, alışkın olduğumuzun uzağında bir kurgu. Ki bu yanlarıyla Golding’in Sineklerin Tanrısı ve Cocteau’nun Dehşet Çocuklar romanlarına benzetilmiş. Çocukların sahip olamadıkları sevgi ve sahiplenmenin nasıl öfkeye ve şiddete evrildiğini anlatıyor. Kıskanılan, sahip olunamayan bir oyuncak bebek metaforuyla desteklenmiş bir hikaye. Şiddetin, kötülüğün öznesi çocuklar bu sefer.
🪆Bu bile kitabı okurken rahatsız olmanıza yetiyor aslında. Ama yazar bunu yeterli bulmamış olacak ki, son bulmamış hissi bırakan cümlelerle bu tekinsiz atmosferi destekliyor.
🪆Basit, olabildiğince yalın bir dil kullanıyor Andres Barba. Yazım tarzını, metaforları kullanma biçimini çok sevdim. Sadece, çocukların yaşadığı duygusal boşluğun ve öfkenin daha da derinleştirilmesini bekledim sanırım.
“Arzu büyük bir bıçak, biz de sapıydık. Aslında hiçbir şey, hiçbir şey olmadı.”
Çeviri: İdil Dündar
Kapak tasarımı: Virginia Elena Patrone
Küçük EllerAndrés Barba · Notos Kitap · 2021104 okunma
Anne babasını trajik bir kazada kaybedince yedi yaşında yetimhaneye gitmek durumunda kalan Marina’nın yabancı kalma öyküsü, Barba’nın kaleminde sarsıcı cümlelerle hayat bulmuş.
Küçük Eller” üçüncü tekil ve birinci çoğul şahıs anlatıcı arasındaki geçişler ile üç bölüm olarak tasarlanmış. Daha ilk satırlarından itibaren okuru çarpan, rüya ile kabusun birbirine kısa süre sonra karıştığı bir novella. Masumiyetin kırılganlığıyla örülü metin, kimi zaman hipnotik bir dilin hâkimiyetinde karmaşık duyguları sahneleyen, zamanla şiddetin soğuk nefesini okura hissettiren sembollerle dolu.
“Arzu nasıl harekete geçti? Bilmiyoruz. Arzu her şeyi sessizleştiriyordu, tıpkı akrobatların, ip cambazlarının hareketleri gibi. Arzu büyük bir bıçak, biz de sapıydık. Aslında hiçbir şey, hiçbir şey olmadı.”