Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Annie Cohen Solal

7.5/10
3 Kişi
18
Okunma
1
Beğeni
498
Görüntülenme

Annie Cohen Solal Sözleri ve Alıntıları

Annie Cohen Solal sözleri ve alıntılarını, Annie Cohen Solal kitap alıntılarını, Annie Cohen Solal en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sartre yüzyılın bazı önemli davalarıyla, bütünleşmiş olsa da, bunları döneme pek uy­gun düşmeyen birtakım hareketler gibi izlemiştir. Sözgeli­mi 1930'lu yılların marjinal, bireyci ve apolitik Sartre'ı, özellikle dostu Nizan gibi, ilk Fransız Komünistlerinin Pro­leter Enternasyonalizm'e gösterdikleri ilgiyi paylaşmıyordu kesinlikle ve bazı gerçeküstücülerle uyuşuyor, ancak onları da tanımıyor ve görmüyordu. Aslında, Sartre'ın özellikleri­nin tümünü değerlendirebilmek için kesinlikle sadece yazı­ların dikkate alınması söz konusu değildi, Sartre'ın gerçek­leştirmek istedikleri şeyler'le, ilgilenmek gerekiyordu: pratik­te, somut biçimde felsefi bir projeyi yansıtan bir gündelik karşı-kültürün tamamen tutarlı yapısı.
Sartre, 1960 yılında, Madeleine Chapsal'la yaptığı bir görüşmede, yapıtlarının son derece teknik yapısının daha iyi aniaşılma­sını sağlayabilecek bazı ipuçları vermiştir. "On beş yıldır bir şey arıyorum. Antropolojiye siyasal bir temel verebil­mekle ilgili bir şey bu. Gitgide ürüyor, çağalıyordu bu dü­şünce. Bütün vücudu saran bir kanser gibi; düşünceler üşü­şüyordu kafama: ne yapılması gerektiğini bilemiyordum he­nüz, bir yerlere koyuyordum bu düşünceleri: yazmakta olduğum kitabın içine. Şimdi oldu, düzene girdi bu düşünceler, beni bu düşüncelerden kurtaracak bir kitap yazıyorum, Critique delaraisan dialectique (Diyalektik Aklın Eleştirisi). Hep felsefi arayışlar içindeymişim gibi, kitaplarıma ara­ sözler koyma ihtiyacında değilim artık. Küçük kutulara gi­recek bu felsefe, tamamen boşalacağım ve rahatlayacağım -L'Etre et le Neant'dan (Varlık ve Hiçlik)"
Reklam
Sözcükler'de şöyle der: "Edebiyata ilgi duymama, beni bu işten vazgeçirmek için büyük çaba harcayan büyük­babam yol açmıştır: öyle ki, bugün bile bazen keyfim yerin­de olmadığında düşünürüm hep... Bütün bunları, sadece, kendimi büyükbabama beğendirmek gibi çılgınca bir umut içinde mi yaptım ben... Gecelerimi ve günlerimi mürek­kepli kağıtlar arasında tüketmek, hiç kimsenin istemediği birtakım kitapları yazıp, ortaya atmak..." 1963 yılında Sözcükler'in yayınlanması, kendi deyimiy­le, "edebiyata elveda" olsa da, Sartre Sözcükler'in, aynı zamanda Genet ve Flaubert incelemeleri konusunda aynı soruya (bir insan nasıl yazar, biri düşsellikten söz eden biri olabilir?) cevap vermek için yazıldığını söylüyor.
Le Debat dergisi de, bir bilanço dosyası hazır­ladı: "Beş yıl sonra Sartre"; bu çalışma kapsamında bazı filozoflara şu soru sorulmuştur: "Ölümünden beş yıl sonra, Sartre'a nasıl bakıyoruz sizce?" Birinci filozofun cevabı: "Ondan alıntı yapanların sayısı çok az artık." İkinci filozo­fun cevabı eleştirel ağırlıklı: "Zekayı münasebetsizlikle bir­leştirmeye çalışmakta ısrar etmek. Beni hiç ilgilendirmeyen bir yazar. " Üçüncü filozofun cevabı: "Yıllardır tek bir kita­bını açmadım Sartre'ın." Kısacası, ölümünden beş yıl son­ra, filozofla sürekli kavga çıkarmaya çalışılıyordu.
1952-1956 yılları arasında, dört yıl FKP'nin (Fransız Komünist Partisi) aktif sempatizanı olur ve bu maceradan değişerek çıkar. 1959 yılından itibaren Cezayir Savaşı sıra­sındaki siyasal tavırlarıyla ön plana çıkar; de Gaullecü ikti­dara saldırır, Fransa'nın sömürge siyasetini çok etkili bir ironinin egemen olduğu yazılarıyla ifşa eder, işkenceyi mah­kum ederek ve itaatsizlik çağrısı yaparak, hükümeti taciz ederek ve de Gaulle'le amansız bir mücadeleye girerek, ger­çek bir ulusal psikodram yaratır ülkede. Bu yıllarda bir "do­kunulmazlık" statüsü kazanır, dünyanın bütün devlet baş­kanlarından davetler alır, yetkisiz konsolosluk işlevi görür ve o döneme kadar hiçbir yazarın üstlenmediği politik- etik bir görev üstlenir.
Sartre'ın metinlerine ancak canlı bir organizma gibi, bir bütün olarak yaklaşmak mümkündür.
Reklam
Sartre, 1963 yılında, Sözcükler'i çıkarır; başdöndürücü bir ustalığın görüldüğü bu yapıt, o döneme kadar anladığı an­lamda edebiyata veda yazısıdır, ertesi yıl da Nobel Edebiyat Ödülü'nü geri çevirir, Vietnam Savaşı'na karşı tavrını gi­derek radikalleştirir, Amerikan savaş suçlularının yargılanması için kurulan Russell Mahkemesi başkanlığına ge­tirilir ve sonuçta arketipal bir yazar yörüngesinden git gide sapar.
Sartre için;
Fransa'da uzun zamandır süregelen bir dışlama, başka ülkelerde kaçınılmaz bir referans.
"Bir fakülte profesörü hemen her zaman -be­nim zamanımda da böyleydi- bir tez hazırlamış olan ve bu tezi yaşamı boyunca anlatan biridir. Bu kişi, aynı zamanda, korkunç şekilde bağlandığı bir güce sahiptir: bu güçle in­sanlara, biriktirmiş olduğu bir güç adına kendi fikirlerini empoze eder, onu dinleyenlerin bu fikirlere karşı çıkma hakları yoktur. Oysa sürekli eleştirilmeyen bir bilginin, bu eleştirilere göre kendini aşmayan ve yenilemeyen bir bilgi­nin hiçbir değeri yoktur."
Okuma olgusu üstüne bir soru sorulduğunda, kestirmeden şu cevabı vermiştir. "[Okuyucu] bizi yaratır ve bizim sözcüklerimizle kendine tuzak kurar. Aktiftir, bizi aşar ve biz de bunun için yazarız."
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.