Anthony, Sidney, Avustralya'da üniversiteyi bitirdikten sonra İngiltere'ye taşındı ve burada Games Workshop'a katıldı. Yönetime geçmeden önce birkaç yıl goblinler ve Uzay Denizcileri hakkında yazarak Tasarım Stüdyolarında Oyun Geliştiricisi olarak çalıştı. Birkaç yıl sonra GW'den ayrıldı ve Avustralya'ya döndü ve bir süreliğine serbest moda girerek Black Library Publishing, Mantic Games, THQ, Bandai-Namco, Behavior Interactive ve River Horse Games gibi şirketler için yazdı.
2014'te California'ya taşındı ve Riot Games'e Kıdemli Yazar olarak katıldı. Riot'un Worldbuilding ekibini yönetmeye geçmeden önce Champs ekibinde başladı. Şu anda, RnD'nin bir parçası olarak hush-hush yeni bir oyun da dahil olmak üzere bir dizi projede Baş Yazar olarak çalışıyor.
Genç yaşta oyunlara ve fantastik edebiyata merak salan Anthony
Reynolds, yirmi yıllık kariyeri boyunca birçok farklı alanda eserler vermiştir. 2014'te Riot Games'e katılan Reynolds şu anda Riot'in Worldbuilding ekibinin başındaki yazarlık görevini devam ettiriyor.
League of Legends evreninde geçen birçok öykü kaleme alan yazar,
daha sonra Garen: First Shield isimli bir novella ile League of Legends
evreninde geçen ilk roman olan Afet'i yazdı.
Şimdi memleketi Sidney'de, sevgili eşi, iki çocuğu ve dünyayı dolaşan kedileriyle sahile yakın bir yerde yaşıyor.
Afet; zihin yormayan anlatımı, olay örgüsünün ve karakterlerin öne çıktığı konusu, fantastik unsurları,temposu yüksek işleyişi ile evrene dair derinlik beklentisine girmeden okunursa keyifli bir kurgu içeriyor. League of Legends oyun evreninde geçen bu kitabı okumak için oyuna aşina olmak gerekmiyor. Büyülü özellikleri ile kutsal kabul edilen
Yaklaşık 10 yıldır League of Legends oynayan bir oyuncu olarak, oyunun evreninde geçen ilk roman olan Afet’in yazıldığını duyunca bile yeterince heyecanlanmıştım. Heyecanlanmamın asıl sebebi oyunun arka planında gerçekten kusursuza yakın ve neredeyse sonsuz hikayeler yatmasındandı. Oyunda şu an itibarıyla 163 karakter var ve takribi 2-3 ayda bir
Afet bir oyun evreninde geçen kitap diye bahs edildiğinde hep bir merak içerisindeydim . Oyun yada o evren hakkında hiç bir bilgim yoktu. Ithaki yayınları kitap hakkında bir çok gönderi paylaştıkların da dedim ne kadar güzel bir şey:))
Kitabın betimlemeleri olsun, tasvir şekli olsun çok güzeldi. Okurken sanki sizde Kalsitayla birlikte tüm maceralara atılıyorsunuz.
Kitaba gelirsek; karısını çok sevdiyini iddia eden kral, karısı suikast girişiminde yaralanınca onun yeniden sağlığına kavuşması için herşeyi yapıyor.
Elden birşey gelmeyince Kral hiç kimsenin görmediği bir yer olan Kutlu Adaları bulur ve Kalista ordan gidib kraliçe için " Can Suları" nı bumalıdır. Kalista bir şekilde Kutlu Adalara gider ve kralın istediğini bulur, şehre geri döner ve şehrin pekde bıraktığı gibi olmadığını görür. Her yeri açlık ve isyan bürünmüştür. Kalista geç kalmıştır ve kraliçe ölmüştür:((. Bundan sonra tabiki Viego kraliçenin ölümünü kabullenmez ve Kalistadan onu Kutlu Adalara götürmesini ister.
Hikaye bundan sonra daha bir karanlık hal almaya başlıyor bence. Hercaimi ilk andan sevmemiştim, kendisi hırsları yüzünden nerdeyse ülke mahv oldu. En az Viego kadar günahkar.
Kutlu Adaların tasviri, sonrasında baş veren olaylar çok güzeldi. Kitap gerçekten güzel yazılmış.
Ledros ve Kalista için çok daha iyi değilse de insaflı bir son ola bilirdi diye düşünüyorum.
Sizi büyülü bir dünyaya aparan kitapları seviyorsanız okuyunuz.