Arnold van de Laar Gönderileri
Arnold van de Laar kitaplarını, Arnold van de Laar sözleri ve alıntılarını, Arnold van de Laar yazarlarını, Arnold van de Laar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Parmaklarınızı açtığınızda el sırtında, baş parmağın kökünde oluşan çukurcuğa anatomik enfiye kutusu denir, baş parmakla bu çukurcuğa bastırmak, travmatolojide önemli bir inceleme yöntemidir. Elle enfiye kutusuna bastırıldığında ortaya çıkan ağrı, çukurun altındaki kemiğin, scaphoidesin kırılmış
olduğunun bir belirtisidir.
Sayfa 204
Tütün, Avrupa'ya 16. yüzyılda geldi.
Dumanı içine çekmek, geçen yüzyılın
başlarında ortaya çıkmış bir modaydı. Uzun bir zaman, sigara içmenin kötü bir şey olduğu düşünülmemişti. Dolayısıyla hem kralın hem de cerrahın ameliyattan önce birlikte sigara içmiş olmaları muhtemeldir.
Spekulum, vücut içine bakmak için kullanılan tıbbi bir alettir. Latince "ayna" anlamına gelir. Oküler, bakmak için kullanılan mikroskop ve teleskopun küçük lensidir, yani gözün hemen önündeki parçadır. Bozzini'nin aleti, spekulumla vücut açıklığına bakarken başın ışığa engel olduğunu bilen doktorlar için dikkat çekici bir buluştu.
Cerrahide klasik bir tuzaktır; ateş ve karınzarı tahrişi, karın boşluğunda meydana gelmiş bir iltihabın belirtileridir, ancak tek bir istisnayla: iltihap orta diyaframın altında (subfrenik) değilse.
Albert Einstein
Beyni 1230 gram ağırlığındaydı; normal yetişkin bir erkeğin beyninden 200 gram daha hafifti.
Yaşamı yapay olarak uzatmak zevksizlik olur.
Glenn, hastayı evinde ziyaret etmiş ve ameliyat etmeyi önermişti. Einstein
reddetmiş ve bilinçli olarak ameliyattan vazgeçmişti. Ölme vaktinin geldiğini hissetmişti.
Albert Einstein
Bir olasılık ne kadar küçük olursa olsun, sonuçta olasılıktır. Sürpriz bir teşhis veya beklenmedik bir hayatta kalmayla olasılık dışı olanı kanıtlayan hastalar, cerrahinin göreceliğinin su götürmez delilidir.
Kaderin bir cilvesidir ki görelilik kuramını bulan Albert Einstein bu tür bir hastaydı. Karnındaki büyük atardamarda, hayatını tehdit eden bir hastalıktan mustaripti; ancak safra kesesi iltihabını işaret eden şikayetleri vardı ve bununla düşünüldüğünden daha uzun süre yaşamıştı.
Büyük Plinius, MS 79 yılında, Pompei kentini lava altında bırakan Vezüv Yanardağı patlamasında ölecekti. Gökten düşen sünger taşlarına karşı korunmak için başına bir yastık bağlamış ancak fayda etmemişti. Dumandan boğulmuştu. Ayrıca, yeğeni genç Plinius'un yazdığına göre kendisi de şişmandı.
Roma'daki ölçüsüz kent yaşamının en şaşaalı kısmı yemekti.