Yoksulluk içinde kıvranan Van Gogh'u düşün, Nietzsche'yi düşün, kendini bir böcek kadar değersiz hisseden Kafka'yı düşün, hayatı sürgünlerde geçen Sabahattin Ali'yi mesela...
Kitabı çok beğendim, herkese tavsiye ederim. Kitap oldukça sürükleyici ve etkileyici. Sonu beni benden aldı keşke böyle olmasaydı Ah Laura, biz erkeklere bir günde küsmedik...
İnsanlar aşkın da nefretin de en derin duygular olduğunu iddia eder hep. Bunu söyleyen insanlar hiç çaresiz kalmamış belli ki.Çünkü çaresizliği iliklerine kadar yaşamış herkes bilir ki, asıl ağır olan pişmanlığın ta kendisi...
İnsan yalnızdır şehrin sokaklarında en kalabalık caddesinde bile, trafiğin en çok kilitlendiği noktada yalnızdır,en sevildiği anda bile kimsesi yoktur aslında. Kafası birinin omuzundayken bile sığınacak bir liman bulamaz . Yüzler siliktir, bedenler ise birer cansız manken gibi Herkes birbirinin aynısı görüntüler, isimler ve vasıflar değişir sadece en nefret ettiğin insan hayatına ne kadar dahilse , en sevdiğin de o kadar dahildir.Beraber vakit geçirme süreleri uzar,beraber yemek yeme sayıları, birbirine kullandığın kelime sayıları artar yalnızca.Temelde yalnızdır yine insan. Ve yine yalnızdır. Evliyken de yalnızdır.yalnizken de yalnızdır.Hayat arkadaşları da yalnızdır, sokaktaki kimsesizler de, kış günü üşüyen bir köpek de.Hep birlikte daha nice senelere de yalnız gireriz.
İnsanın çaba gösterdiği ve kıvranıp acılarla boğuşarak ortaya koymaya çalıştığı bir mahsulün, çok sevdiği biri tarafindan dahi değersiz görülmesi can acıtıcıydı.