Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayhan Kılınç

Ayhan KılınçKuantum Bilinci yazarı
Yazar
10.0/10
8 Kişi
49
Okunma
8
Beğeni
3.880
Görüntülenme

Ayhan Kılınç Gönderileri

Ayhan Kılınç kitaplarını, Ayhan Kılınç sözleri ve alıntılarını, Ayhan Kılınç yazarlarını, Ayhan Kılınç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her şey aslında hemen hemen aynıdır ama kişiden kişiye farklıdır. Hiçkimse bir başkasının gerçekliğine ortak olmadığı gibi başka birinin gerçekliğini de yaşamaz. Yani kendi başınasınız ve kendi gerçekliğiniz ne ise sadece onu yaşarsınız. Kişilere, müstakil farklı farklı gerçeklikler çekici olduğu için, insanlar yaşayamadıkları hayatları yani gerçekliği arzu eder. Kimilerinin hayatları yalan gibi gelir. Çünkü yaşadığın gerçekliğe hiç uymaz o hayatlar. Kısaca senin gerçekliğin farklı olduğu için sen herkesten farklısın.
İnsanlar kendine iki yol çizerler: 1- Gördüğü, duyduğu, hissettiği, algısına gelen her şeyi bu gerçek deyip her şeyle savaşmaya ve barışmaya kalkar. Ve bu ve hayatı olur. 2- Gördüğü, duyduğu, hissettiği, algısına gelen her şeyi, bunun ne kadarı gerçek, ne kadarı simülasyon diye ayırımını yapmaya kalkar. Ayrım yapmak aslında zor bir şey değildir. Şeytani ve kötü olan her şey iğrenç bir simülasyondur. Zira insan cennete göre dizayn edilmiştir. Şeytani ve kötü olan her şeyi bu gerçek değil, şeytani bir simülasyon diyip o şeyle ilgilenmeyip, kişi o şeye algısını kapatırsa o şey kaybolup gider.
Reklam
Evrende olan her şeyin, bizlerin bile temelini iki boyutlu parçacıklar oluşturuyor, ama evren üç boyutludur. Tabi bu imkansız. Çıkan sonuç; gördüğümüz yaşadığımız her şey bilimsel olarak bir illüzyon yahut bir bilgisayar oyununun simülasyondur. Yok öyle bir şey diyen kimsede yok ayrıca. Yani teorik bir şey değil. Bu simülasyon gerçeğini herkes, tüm insanlar kabul etse de aslında en büyük sorun nasıl bir simülasyon içinde olduğumuzun açıklamasının olmaması.
Algı değiştikçe gerçeklik değişiyor.
Çok hem de
Her şey gerçek olamayacak kadar garip ve saçma…
Neyi, nasıl düşünürsen onu yaşarsın. Beynine, bilincine onu kodlarsın.
Reklam
Amin...
Beni de, ayakta tuttuğun kulların gibi ayakta tut Rabbim…
Beynimiz kaynağını, kanıtını servis ettiğimiz bilgiye göre kodlama yapar. Bunun birçok deneyi de yapılmıştır. Ağrıları, acıları olan bir hastanın bağlı olduğu seruma ağrı kesici yapıldığını ve bir müddet sonra ağrının, acının kesileceği hastaya söylenir. Aslında serumun içine ağrı kesici yapılmamıştır. Buna rağmen beyin bir süre sonra ağrının,
Mutluluk kapısının uhrevi boyutuna ilham kapısı denir. Bu kapıdan yayılır mutluluk, güzellik, keyif, huzur, adına her ne dersen. Mutlu olan insanların ortak özelliği aslında bilmeden ilham kapısını sever. Kapı çeker onları kendine. Sen mi? Sen mi! Kapı kapalı zannediyorsun. Çünkü sen ilham kapısına sahip olmak istiyorsun.
Cimrilik sadece parayla alakalı değildir. Cimri insan gülmez. Cimri insan düşünmez, akıl yürütmez. Cimri, senin gördüğünü görmez, duyduğunu duymaz. Cimri zevksizdir. Cimri vasattır. Cimrinin ne kadar parası olursa olsun kendini daima yardıma muhtaç zavallı görür.
Reklam
Adam var her kötülüğü, her pisliği yapıyor ama ona bir şey olmuyorken biz yerde 10 lira görsek alıp cebe atsak bizim cebimizden herhangi bir sebeple 100 lira çıkıyor nasıl oluyor bu? Cevap; senin kumaşın ipek, onunki çul. İpeğe kir bulaşırsa yıkamak zorundasın. Çul ise yıkanmaz. Bazı insanların kumaşı ipek. Kimin kumaşı ipek ise onunla imtihani çetin olur. Zira hamuru ona göre karılmıştır. Özeldir o insan. Kendi enerjisi ilahi enerjiyle bütünleşmeden asla hiçbir işte sonuç alamaz. Neden ben neden ben diye diye hayata, insanlara, kadere her şeye küser. Ona verilenin herkese verildiğini zanneder. Sana doğruyu yanlıştan, iyi kötüden, güzeli çirkinden, hakkı batıldan ayıran Furkan verilmiş. Sana merhamet duygusu verilmiş ki Allah, merhamet duygusunu sadece o duygunun hakkını verecek nadir kullarına nasip eder. Yani Allah merhamet duygusunu herkese vermez. Kalbini paha biçilmez mücevherlerle doldurmuş. Sevgi, aşk, merhamet, ahde vefa, cesaret, zarafet, basiret, feraset vb. İşte o cevherler doyacak. Kalbin doyacak. Zihnin, bilincin ,dimağın doyacak. O zaman sen oluşacaksın. Sen ise oluşmaktan vazgeçip diğerleri gibi olmak istiyorsun. Yani kendinden vazgeçiyorsun. Ne için bilmiyorsun. Aslında her şey senin için. Rıza-i ilahi yolunda biraz cefa gördük diye Rahman’a naz mı edeceğiz diyebilecek seviyeye gelmen için.
Kendindeki gücü bilenlerin o güçle başaramayacağı şey yoktur.
Mutlu olan insanların ortak özelliği güzel olan her ne varsa onu severler. Ben de güzel olan her ne varsa onu seviyorum ama mutlu değilim mi diyorsun şimdi? Yanılıyorsun. Sen senin olmayan hiçbir şeyi aslında sevmiyorsun. Onlar ise sahip olmak ya da sahip olmamak ayrımı yapmadan güzel olan her ne varsa seviyorlar, kesin fark bu. Misal onlar güzel olan bir şarkıdan keyif alıyorlar hatta kalkıp oynuyorlar. Yani güzelliğin içine giriyorlar. Zira girdiğin her şey seni kendine çeker. Çirkinlik yahut güzellik; tercih senin, nereye girersen…
Zulmedenlerin yardımcıları yoktur.
Ölçüsü, matematiği olmayan hiçbir şey yoktur. İnsan enerjisi de belirli bir ölçü tutturmak zorundadır. İnsanların ortak şikayetlerinin en başta geleni şudur: Mutlu bir haber alır ya da olumlu bir haber alır ama sonunda bir şey olur, aldığı o mutlu, olumlu haber gerçekleşmez. İnsanlar bu durumu genelde şansızlığa bağlar. Halbuki bu durumun sebebi
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.