Ayşegül Doğrucan

Medeniyet Tartışmaları author
Author
7.0/10
1 People
4
Reads
0
Likes
291
Views

Ayşegül Doğrucan Posts

You can find Ayşegül Doğrucan books, Ayşegül Doğrucan quotes and quotes, Ayşegül Doğrucan authors, Ayşegül Doğrucan reviews and reviews on 1000Kitap.
Tanrı'nın kut verdiği hükümdarların bilgili, akıllı ve erdemli davranışlar sergilemesi kuttan dolayı bir anlamda zorunludur. Çünkü Tanrı kutu alan Türk hükümdarların alp ve bilge olarak kutlarının gereğini yapma çerçevesinde görev ve sorumlulukları bulunmaktaydı. Bunlardan ilki ve en önemlisi toplumda adaleti gerçekleştirmektir. Türklerde adalet hükümdarın bir lütfu değil görevidir. Bu görev yönetenin özel doğası olmak zorundadır. Çünkü Türklerde “devlet” adalettir. Devletin kökeni Tanrı kutu olduğu hatırlanırsa, devlet Tanrı'nın yeryüzündeki somutlaşmış halidir.
Sayfa 137Kitabı okudu
Felsefenin yapılıyor olması, içinde yaşadığı kültürün diliyle çok yakından ilgilidir. Eğer bir dil “kültür dili” olabilmişse ait olduğu toplumun yaşam tarzını, felsefesini, dinini, bilimini, teknolojisini, sanatını işleyecek ve geliştirecek düzeyde geniş ve yüksek anlatım imkanlarına sahip demektir. Dolayısıyla felsefe yapılamayan bir dil kültür dili olamaz. Bir dilin felsefe yapılabilen bir kültür dili haline gelmesi, dili kullananların çabalarıyla olanaklıdır. Dilimiz Türkçe, bu coğrafyanın ortak kültürün dili olmasının yanı sıra bir kültür dilidir ve felsefe yapılabilen bir dildir. ... Felsefenin varoluşu ve gelişmesi dile bağlı olduğu kadar, onu var edecek başka uygun koşulların varlığına bağlıdır. Bu koşullardan biri, felsefeye yeteneğin olmasıdır. Türkler bu yeteneğe sahip milletlerden kabul edilmektedir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
Felsefe yani bilgelik (hikmet) Yunanlılarda “ hayata düzen veren bilgi”, bilge (hakîm) de bilgiye sahip kimse olarak kabul edilmekteydi. Felsefenin ya da bilgeliğin tek vatanı Yunanlılarmış gibi ululanan bir algı var olsa da, gerçekte bilgelik, salt Yunanlılara özgü değildir. Farklı milletlerde de mevcuttur. Mesela, Yunanlılardaki bilgelik ile aynı anlamda Çinliler T'seu, Türkler Ata veya Ede, Hintliler Guru kavramlarını kullanıyorlardı. Bu doğrultuda kültürümüzde daha çok edebiyat alanında yer bulmuş olan Türk bilgesi Dede Korkut veya Ata Korkut üzerine yeniden düşünecek olursak bu isimlerde geçen “dede” ve “ata” kavramlarının “bilge” kavramının anlamını taşıdığı ve bu kavrama karşılık olarak kullanıldığı görülecektir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Türkiye'nin öncelikleri ve ihtiyaçları çerçevesinde bir kültür ve bir bilim politikasına ihtiyacı vardır. Kendi kültürüne ve kendi tarihine yönelirken kendi gerçekliğini kavramsallaştıracak, benzerleriyle mukayese edecek yöntem ve teorilerinin olması gerekir. Kendine özgü bir anlam ve dil sistemi kendi gerçekliğini ve medeniyetini inşa etme iddiası için zaruridir. Bugün emperyalizmin ve küreselleşmenin baskısıyla tek bir kültür ve medeniyet baskındır. Batı medeniyeti dışındaki diğer medeniyetler edilgen vaziyettedir. Batı medeniyeti kategorik olarak medeniyetin tek ve en mükemmel biçimi değildir. Siyasi ve sosyal şartlar neticesinde oluşmuş mümkün dünyalardan sadece biridir. Bu bağlamda Türk medeniyetinin kendi kültürel kodları ve varlık anlayışı ekseninde yeniden kendini üretmesinin, 15.yüzyıl öncesinde olduğu gibi başat bir siyasal ve dilsel sistem olarak kendini kurması iddiasının, ayakları bu topraklara basan bir anlam, gramer ve dilsel etkinlik sayesinde mümkün olacağı aşikardır.
Sayfa 119Kitabı okudu
“Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur; komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır, manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür... İnanç bir köprüdür... Tarih bir köprüdür... Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların ( Dış Türklerin) bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli...” Bu yüzden Atatürk yeni devletin temelini Türkoloji harcıyla karmıştır.
Sayfa 113Kitabı okudu
İnsan evren içerisinde yerini ve anlamını kaybederse kendisine yabancılaşır ve herkesleşerek hiçleşir.
Sayfa 168
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.