Türkiye'nin öncelikleri ve ihtiyaçları çerçevesinde bir kültür ve bir bilim politikasına ihtiyacı vardır. Kendi kültürüne ve kendi tarihine yönelirken kendi gerçekliğini kavramsallaştıracak, benzerleriyle mukayese edecek yöntem ve teorilerinin olması gerekir. Kendine özgü bir anlam ve dil sistemi kendi gerçekliğini ve medeniyetini inşa etme iddiası için zaruridir. Bugün emperyalizmin ve küreselleşmenin baskısıyla tek bir kültür ve medeniyet baskındır. Batı medeniyeti dışındaki diğer medeniyetler edilgen vaziyettedir. Batı medeniyeti kategorik olarak medeniyetin tek ve en mükemmel biçimi değildir. Siyasi ve sosyal şartlar neticesinde oluşmuş mümkün dünyalardan sadece biridir. Bu bağlamda Türk medeniyetinin kendi kültürel kodları ve varlık anlayışı ekseninde yeniden kendini üretmesinin, 15.yüzyıl öncesinde olduğu gibi başat bir siyasal ve dilsel sistem olarak kendini kurması iddiasının, ayakları bu topraklara basan bir anlam, gramer ve dilsel etkinlik sayesinde mümkün olacağı aşikardır.