Hala dünyanın her yerinde büyük felaketler yaşanıyor. İnsan eliyle ölümler yüzyıllardır hız kesmeden devam ediyor...
İnsan bu kandan, zulümden ve ölümlerden ne zaman vazgeçecek? İnsan olduğunu ne zaman hatırlayacak?
Savaşlar, kıyımlar, sürgünler ve soykırımlar, muktedirlerin ayıbı ama insanlığın kaybıdır. Sevgi, hoşgörü ve paylaşımı öğretebiliriz çocuklarımıza... Aynı zamanda, komsun zulme uğruyorsa sessiz kalmamayı da...
Öğretmen köylüyü bilinçlendirecek ve eğitecekti. Bu durum ise ağaların çıkarlarını alt üst ediyordu. Bilinçlenen köylü hakkını arayacak, en azından ağanın değil de Allah'ın kulu olduğunu anlayacaktı.
Arapkir'de yaşayan insanların neredeyse yarısı zorunlu göçle gönderilmisti. Bazı Ermeniler, dinlerini ve isimlerini değistirmek sartıyla oldukları yerde kalmışlardı. Başka yerlerden gelen insanlar Ermeniler'in evlerine yerleştirilmişlerdi. Komsular ve ahbaplar birbirlerinden ayrıldikları icin insanlar yabancılasmisti.
İşte savaş bu kadar acımasızdı. İster cephede olun ister evinizde aclık ve sefaletten kaçamıyordunuz. Savaş; kadın, erkek, çoluk cocuk, yaşlı, genç, sakat demeden herkesi kuşatıyordu.
Doğu Anadolu'nun çeşitli il ve ilcelerinden sürülen Ermeniler Suriye'nin Deyr-ül Zor toplama kampına getirilmişlerdi. Derme çatma çadırlarda, sivrisinekler, sıtma, susuzluk ve açlıkla mücadele ediyorlardı. Susuzluktan dolayı pislik icinde bir yaşam sürüyorlardı.
Hala dünyanın her yerinde büyük felaketler yaşanıyor. İnsan eliyle ölümler yüzyıllardır hız kesmeden devam ediyor...
İnsan bu kandan, zulümden ve ölümlerden ne zaman vazgeçecek? İnsan olduğunu ne zaman hatırlayacak?