Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bahadır Kurbanoğlu

Bahadır KurbanoğluŞeyh Said yazarı
Yazar
8.3/10
16 Kişi
49
Okunma
9
Beğeni
2.036
Görüntülenme

Bahadır Kurbanoğlu Gönderileri

Bahadır Kurbanoğlu kitaplarını, Bahadır Kurbanoğlu sözleri ve alıntılarını, Bahadır Kurbanoğlu yazarlarını, Bahadır Kurbanoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Şeriat-ı Ğarayı Muhammediye"den bahseden, hilafetin kaldırılmış olmasından duyduğu ızdıraptan söz eden bir şahsiyetin (şeyh said) nasıl olup da "din ve hilafet yalanıyla 400 yıldır aldatılıyoruz"diye başlayan bir metne imza atacağına inanılır.
Sayfa 113Kitabı okudu
Şeyh Said'in İslami kimliğiyle uzaktan yakından hiçbir bağı olmayan sözde ulusalcılar, hakkındaki bütün arşivler kapalı olan şeyh Sait hadisesi ile ilgili atıp tutarken; "hayatımı kürtlük için kurban ediyorum" "Hiç şüphemiz yoktur ki yarın torunlarımız da sizleri yok edecek" "Yok olsun Türkler" "Verdiğiniz ders sayesinde torunlarımız öcümüzü alacaklardır" Bu sözlerde ilginç bir ortaklık göze çarpmaktadır: torunlar! Yani sonraki nesillere mesaj içeren bir söylem, her kesimden şahsiyete teşmil edilmektedir."ulus","Kürt ulusu","vatan","kürtlük için kurban olmak"ve yine ortak"Türk karşıtı" öznelliğinde "Kürt kimliği". Bu sözler ve kullanılan kavramların 1925'leri yansıttığı oldukça tartışmalı. Daha modern, Çağdaş retorikler olarak dikkat çekmekte. Üstelik arşivleri hala muamma olan bu bilgileri nasıl elde edildiği de kaynak itibariyle gayet sorunlu.
Reklam
Artık ülke genelinde kendi elleriyle oluşturdukları ciddi bir "Kürt sorunu" vardı ve tüm ülke satındaki muhalefetin şeyh hadisesi ile bağ-kurularak bitirilmesi amaçlanıyordu.
Öyle asılsız bir itham ki, mahkeme heyetinin zihnindeki şüphelere uygun ifadeler olmaktan başka bir anlam ihtiva etmektedir...
Asıl araştırılması gereken konu,"milli mücadele"yıllarında Doğu bölgelerinde bir tek ayaklanma söz konusu olmamış, aksine İstiklal mahkemelerinde yargılanan pek çok Ferdin ailesi ve aşiretlerinden binlerce şehit verilmiş, Doğu cephesi işgallere karşı ciddi bir müdafaa hattı oluşturmuşken, nasıl olup da 1925'lerden 1939'lara kadar bir an bile duraksamayan isyanlar sebebiyet verildiği ve hangi politikaların ne amaçla ortaya konduğudur.
Reklam
Hoyti aşireti reisi hac Musa, şeyh Muhsin ve küfürevi ailesinden şeyh abdülbaki'nin kendisine gelip 50.000 altın karşılığında isyanın karşısında yer alabileceklerini, kendisinin bu parayı hükümete danışarak verdiği ve onların yanında çektiğini, mesele çözüme ulaşınca da hepsini çağırıp, verdiği paranın iki misli kendilerinden alıp sonra da sürgüne gönderdiğinden bahseder.
"Tekke, toplumun nabzını tutan, onu yönlendiren, kendisine bağlı olsun olmasın, bölge halkı tarafından saygı ve ihtiram gören, dini, sosyal ve siyasi işlevleri olan popüler bir halk eğitim müessesesidir. Tekke deyince akla sadece hatimi hacelerim ve zikir halkalarının gelmesi yanlış olur. Bu yüzden tekke şeyhleri de nüfuz, ilim, karizma ve güçlerine göre halk üzerinde etkinliği olan, kimi zaman halk üzerindeki nüfuzu, merkezi yönetimin nüfuzundan daha fazla olan kanaat önderleridir. Şeyh Sait kıyamın da bu kadar etkili ve katılımlı olmasının nedeni, bu misyonun gücünü de aranmalıdır. Şunu kesin olarak söyleyebiliriz ki, şeyh said'in nüfuzu olmamış olsaydı,bu kıyam, benzeri birçok küçük çaplı inzibat vakası gibi unutulup giden sıradan olaylardan biri olacaktı. Bu olay aynı zamanda Ankara'nın gözünü açmıştır. Bundan sonra, halk arasında herhangi birinin dini bir otorite elde etmesinin önüne geçmiş, bu istidatd ve liyakate sahip olarak gördüklerini daha nüfus sahibi olmadan etkisiz hale getirmişlerdir.
Şeyh said'in içinde yetiştiği çevrenin en önemli özelliği, medrese ilmi ile tekke terbiyesini birlikte veren bir anlayışa sahip olmasındandır. Şeyh de bu ekolü sürdürür, daha çocukluğunda sarf, nahiv, fıkıh,tefsir, hadis gibi klasik dini iyi günler tahsil etmeye başlamıştır.
141 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.