Atatürkçülüğü dilimizden düşürmüyoruz. Atatürkçü olmayan yok. Ama Atatürkçülük her şeyden önce ulusa güvenmektir, dürüstlüktür, çağdaşlıktır ve imzaya sadakattir.
"Alkışla, çoşkuyla, büyük ümitlerle karşılanan askerî darbe; 6 ay 8 gün gibi kısa bir zaman içinde onarılamaz ağır bir hasara uğradı. İlân edilmese de bundan sonra Gürsel ve İnönü küçülmüş Komite ile yola devam edeceklerdi."
Kore gazisi Bahtiyar Yalta'nın bu anıları, bizleri kısa ama bir o kadar da olaylı yıllara götürüyor.
İlk başta çok kısa bir şekilde 27 Mayıs öncesini anlatmış ve ardından kendisinin 27 Mayıs günü neler yaptığından bahsetmiş.
Kitabın asıl olayı 27 Mayıs sonrasında başlıyor. KHO'ya atanan Yalta, Aydemir ve diğer subaylar ile birlikte ilk olarak 22 Şubat 1962 ve ikinci olarak 21 Mayıs 1963 başarısız darbe girişimlerinde yer alıyor. Aydemir'in birçok kararında etkisi olan Yalta, elinden geldiğince objektif bir şekilde olayları aktarıyor.
27 Mayıs İhtilali'ni araştıranlar için çok önemli bir kaynak olduğu belli. Geriye sadece okumak kalıyor...
Talat Aydemir ve arkadaşları. 27 Mayıs İhtilalin başarıya ulaşmadığını düşünürler ve yeni bir ihtilal ile devleti hale yola koymayı düşünürler. Bazıları bu teşebbüsü canıyla öder. Çoğu askerlikten emekli edilir. Bazılarının emekli maaşları dahi ödenmez. Bir darbeci subayın hatıraları vatansever askerlerin dönemin siyaseti içerisinde nasıl bocaladığını ve sistemin dışına itildiğini gösteren önemli bir vesikadır. Silah başında edilen ihtilal yeminleri. Fakat zora gelince hemen bozulan yeminler. Bu kitap aslında insanların tavır ve düşüncelerinin ne kadar kolay değişebileceği gösteren ibretlik bir hatıradır ve dönemi anlayabilmek için okunması elzemdir.