Bedenlerimiz adeta uzun mesafeler yürümek ve koşmak için tasarlanmış gibidir. Hatta Bramble ve Lieberman’a göre tam tersine, uzun mesafeleri koşmak bizi tasarlamıştır. (…) Homo erectus, kendinden önce yaşamış atalarına göre yaklaşık %10-20 oranında daha uzun bacaklara sahiptir. Uzun bacaklar her adımda daha uzun mesafe kat etmemizi sağlamakla kalmaz, yürürken ve koşarken daha az kalori harcamamızı da sağlar.
(…) Uzamış aşil tendonu ve kütlevi kalça kasları koşma esnasında vücudun ürettiği mekanik enerjinin neredeyse %35'ini depolar ve bacakların bir yay gibi fırlamasını sağlar. Diğer taraftan kısalmış kollar, genişlemiş omuzlar, incelmiş bele eşlik eden daralmış kalça kemiği, koşarken vücuda momentum kazandırır. Koşma esnasında başımızın sağa sola savrulmaması da önemlidir. Uzun mesafeleri koşarak kat eden hayvanlarda (örneğin atlarda) kafanın sabit tutulmasını sağlayan güçlü bir ense bağı vardır (nuchal ligament). Tempolu koşma esnasında görüşün sabitlenmesini sağlayan bu bağ, primat türleri içinde sadece insanda bulunur.