Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Batıkan Köse

Batıkan KöseNoktalı Virgülle Biten Bir Kitap yazarı
Yazar
8.9/10
525 Kişi
597
Okunma
131
Beğeni
1.997
Görüntülenme

Batıkan Köse Sözleri ve Alıntıları

Batıkan Köse sözleri ve alıntılarını, Batıkan Köse kitap alıntılarını, Batıkan Köse en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Balkondan atlayıp intihar etmiş olamam.” “Neden, yaşamayı çok mu seviyorsunuz?” “Hayır, benim evimin balkonu yok ki.”
Selim Bey, ilkokulda edindiği yarım yamalak Fransızcasıyla Buse Hanım’ı Fransız usulüyle öperken tuhaf bir yazı ve resmin araya girmesiyle uyandı. Karşısında biri uzun yakışıklı, biri kısa yakışıksız iki adam vardı. Sakalsız yüzleri, geleceğe dair umutsuz bakışları ve dökülmeye yüz tutmuş saçlarıyla bu adamlar ancak devlet memuru olabilirdi.
Reklam
Meğerse misafirler benim korkularım, çatal hayata bakış açım, zeytinse gerçekleşmeyen isteklerimmiş. Misafirin çocuğu da yalnızca misafirin çocuğuymuş. Peki ya Burcu? Reçetem kadınları anlamaya çalışmaktan vazgeçmekmiş. Hastaymışım ben, Burcu sendromu varmış bende.
Kendimle ilgim kesilince diğer hastalara baktım. Kucağında su damacanasına konmuş turşuyla bekleyen, herkese “Turşu yer misin?” diye soran kasketli amcanın ileri derecede turşu ikram sendromu vardı. Küçüklüğündeki paylaşımcılık hissi onu yiyip bitiriyordu. Güzel gözlü şişman hanımın da hemen girişteki koltuğa oturmasından OAİ (Otobüste Arkaya İlerleyememe) sendromu olduğu belliydi.
Atkımı yere atsam onun da fotoğrafını çekseler, gecenin sonunda alsam yerden. Serap Hanım bir serap görmüş gibi telaşlanır. Toplum içinde küçük düşüşünün bir yansıması olarak küçük bir gülümseme belirir suratında. Eli otlarla dolu bir kadının T.S. Eliot şiirleri okuduğu tablo önünde gülümserken “Üstün espri yeteneğinizle terfi sizindir Sinem Hanım,” demezler. “Muhasebeden çıkışınızı yapalım,” derler. Alışıktı böyle çıkışlara.
Reklam
“Espri alır mıydınız?” “Yok, kullanmıyorum.” Topladım tezgâhımı, sinemadan ağlayarak çıkanların arasına karıştım. Komikleştirecek bir hadise bulma umuduyla karıştırdım gazeteleri. Yanlışlıkla güldürdüğü seyircilerden birinin hayatına son veren palyaço Fatih’in fotoğrafına da o yağmurlu gece rastladım. Gözlerine değil kırmızı palyaço burnuna bant çekilmiş.
Tam bir güzeli öpecekken dişleri döküldü, tanrım ne oluyor diyemeden edebiyat hocası Güvenç Bey, “T’yi büyük yaz.” diyerek ensesine vurdu. Sanki üç gözü vardı da herkesi göründüğünden farklı, olmak istediği, olduğu ve olacağı halleriyle görüyordu. Ayın kaçıydı? “On sekiz.” diye bağırdı evlenmek isteyen komşu kızı. Uyanmış mıydı? Belki uyanmamışımdır diye patronu Gizem Hanım’ı öptü. “Ne oluyor Alper Bey?” Bey demeseydi aşık olacaktı, demek rüya değildi. Aklında yine eskilerden bir pişmanlık sahnesi: İlk aşkını öpeceği sırada süt dişlerinden biri ağzından fırlayıp kızın suratına yapışmıştı. “Misafir gelecek birazdan.” diye bağırdı anne, kalkıp yüzünü yıkadı. Çapak ve kirpiklerinin içinde akan hayallerini görür gibi olup annesinin lavaboya çamaşır suyu döktüğünü fark etti. Bugün düşler şahsi, gerçekler onur kırıcıydı.
319 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.