"Militan polemikçi bir eleştirmen grubu olan Rus biçimcileri kendilerinden önceki edebi eleştiri anlayışını etkilemiş olan yarı-mistik simgeci öğretileri reddetmiş ve pratik, bilimsel bir tutumla bizzat edebi metnin gerçekliğine dikkat çekmişlerdir. Eleştiri, sanatı gizemden ayırmalı ve edebi metinlerin fiilen nasıl işledikleriyle ilgilenmeliydi. Edebiyat sözde din, psikoloji veya sosyoloji değil dilin belirli bir düzenleniş biçimiydi. Edebiyatın, başka bir şeye indirgenmek yerine kendi içlerinde incelenmesi gereken kendine özgü yasaları, yapıları ve aygıtları vardı. Edebiyat eseri ne bir fikir iletme vasıtası ve toplumsal gerçekliğin bir yansıması ne de aşkın bir hakikatin tecellisiydi: İşleyişi bir makineyi incelercesine analiz edilebilecek maddi bir olguydu. Eser nesneler ve duygulardan değil kelimelerden oluşmuştu; onu yazarın zihninin dışavurumu olarak görmek yanlıştı."