Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Buğrahan Zeki Kadak

Buğrahan Zeki KadakKendime Hikâyeler yazarı
Yazar
10.0/10
2 Kişi
1
Okunma
2
Beğeni
392
Görüntülenme

Hakkında

Okurlar

2 okur beğendi.
1 okur okudu.
1 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Özgürlüğün Portresi"
Ve kadın, hiçbir desteğe ihtiyaç duymadan doğruldu. Bu oda ona geçmişin ve geleceğin tüm hayallerini bahşetmişti. Kutsal olanların gözleri önünde, kutsal olanı anlamıştı. Ve kutsal olanların, gerçekleştirilmesini beklediği tüm hayallerini ve yarım kalmış tüm umutlarını arkasına alarak kendisini bekleyen ışığa baktı… Kadın ayağa kalktı.
"Sıkışmak"
Dişliler dönüyor, dünya daha hızlı dönüyordu. Topaçlar dönüyordu küçük dünyalarında çocukların. Soğuk demirler birbirleriyle çarpışıyor, çıkan kıvılcımlar küçük dünyaların ateşini harlıyordu. Makineler çalışıyordu, yangınlar en küçük umut kırıntısını kül edene kadar durmadan sıçrıyordu yamaçlarında enkazların. Her enkazın tepesinde katılaşmış, katran tutmuş bir yürek ve altında masum hayallerin yıkıntıları üstüne kurulmuş bir koltuk...
Reklam
"Özgürlüğün Portresi"
Bu ses göğe yükselmeye çekinmiş yakarışları, bastırılmaya çalışan haklılıkları, saygı duyulmayan sevgi dolu yüreklerin kırılmışlıklarını taşıyordu. Bir annenin kalbinde sakladığı kutsal şefkatini de, yumurtalarını kanadının altında saklayan dişi bir serçenin sıcaklığını da... Bu ses ki bağrında yüzyılların birikmişliğini taşıyordu…
"Sıkışmak"
Girdikleri tek yol, bu düzenin kendini devam ettirebilmesi için oluşturduğu kan ve gözyaşı diyarlarının hoş kokulu, parlak yollarıydı. Bu yollar ki, giren kişinin etrafını kalbi çevreleyen göğüs kafesi gibi çevreler, onu korumak vaadiyle bir annenin şefkatli kollarını andırırcasına sarıp sarmalar, etrafını o denli kapatırdı ki; yol kenarında çığlıklarla çağlayan ala boyalı nehirleri gözlerinden mahrum bırakırdı. Ve bu yol öyle yoldan çıkarıcıydı ki yolun sonuna gelip ardına baktığında, sebep olduğu yıkımların enkazları üstünde yücelmekten aldığı haz kişiyi yeni yıkımlara teşvik ederdi. Kişi, büründüğü hırs zırhıyla en tepeye doğru yol alırken tıpkı bir çam ağacının en yüksek noktasındaki yaprak parçası gibi gittikçe küçülürdü…
"Sıkışmak"
Dişliler dünyanın hızına aldırmaksızın, hiç yorulmadan dönüyor; soğuk demirler patronlarının nefretlerini çarpıştırırcasına birbirlerini eziyordu. Makineler, onları yönetenlerin emrinde durmadan çalışıyordu. Dünya dönerken -rekabet adı altında- en tepedekilerin savaşına tanık oluyor ve aynı zamanda bu cesur savaşçıların masa altından el sıkıştıkları düzenin tabanında bulunanları da kurban veriyordu. Dişliler dönüyor, demirler çarpışıyor, zaman damarlarımızda akan kanla birlikte kaybolan yüzyıllara akıyordu...
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok