"İstediğin için kendi başına olmanda hiçbir sorun yok." Duraksadı. "Ama..." diye devam etti, "eğer bir şeyi, henüz başlamadan kötü hissedebileceğinden korktuğun için reddediyorsan o zaman... evet."
Beni sevdiğini başka yollarla bana söyledi sandım. Televizyon izlerken saçımla oynamasıyla, odaya girdiğimde bana gülümsemesiyle aramızda büyüyen sessizliğin artık rahat olmasıyla.
Onu duymazdan geldim ama hayatımın en kötü anlarından birini daha fazla eşelemediği için rahatlamıştım. Sanki kaldığım yerden devam etmek istediğimi biliyordu.
Çok endişeli gözüken Paul, Annie'den önce yanımıza geldi. "Her șey yolunda mi?
Mary, "Declan'ın biraz hava almaya ihtiyacı var," dedi.
"O zaman bırak hava alsın. On alt yaşında değil anne."
"O zaman öyle davranmayı bırakması lazım. Bu durum için özür dilerim Sarah," diye ekledi. "İkinizin birbirinizi tanıması güzel olur diye düşünmüştüm.'
"Biz zaten birbirimizi tanıyoruz." Declan uyarı dolu bakıșıma rağmen devam etti.
"Kendi hâline bırak biraz," dedi Paul.
Mary sinir olmuş görünüyordu. ""Sadece düşündüm ki-"Declan konuşmasını kesti. "Sen düşünmedin." Elimi bileğine koydum ama beni görmezden geldi, sabrı iyice tükenmişti. "Sen hiç düşünmezsin. Hiç sormazsın.
Dikkatini çekmek için kolundan tuttum. "Tekrar düşündüm de dondurma kulağa harika geliyor."
"Belki çöpçatanı oynamak yerine önce gelip bana sormalıydın. Beni görmezden gelerek devam etti. "Belki de
Sarah'ya ne istediğini sormalıydın.
"Declan....
"Belki o zaman tüm bu çabalarına gerek kalmazdı çünkü çoktan bizim yattığımızı bilirdin."
Ve işte oldu.
Paul sanki kötü bir şaka yapmış gibi yüzünü ekşitti. Annie gözlerini devirdi.