Neyi yapıp neyi yapmayacağıma ben karar veririm. Beni hafife aldığınız an, sessizliğimi zayıflık sandığınızı anlarım. Beni bir sahnede hayal edemiyorsanız, kendime bir sahne bulup çıkayım da görün..
Ram Dass şöyle demiş, Şu anda hayatında yanlış bir yerde olmadığını kabul et. Bu oyundaki hiç bir şeyin bir kaza olmadığını bir düşün, tabağına düşen neyse olması gereken o, buradayız işte, ne yapalım.
Chanel miller kitabın başında şöyle diyor, Gerçeği benim gözümden, kulağımdan dinlemek, göğüs kafesimde neler hissettiğimi bilmek, duruşma sırasında tuvalette saklanmamın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istiyorsanız, bunları anlatacağım size.
Chanel bu yaşananların baş kahramanı, normal bir güne uyandığını sandığı bir günün devamın da hayatı tamamen değişiyor. Hiç tanımadığı biri tarafından taciz ediliyor. Yaşadıklarını, mahkeme sürecinde ki tüm o yaşananları da tüm şeffaflığıyla kitabında anlatıyor. Gerçekleri değil, kendi gerçeklerimi anlatacağım size diyor ve öyle de yapıyor. Çok ağır, yorucu ve tetikleyici bir kitap olduğunu not düşmek isterim.
"adalet böyle bir şeydi herhalde, elinde yarısı eriyip akmış bir yoğurt kabıyla, bitap düşmüş halde oturmak."
dogrusu ulkemizde bu kitabin bu kadar az okunmasina cok sasirdim. kitap, cinsel saldiri magdurlarinin neler yasadigina ve yargi sistemleri tarafindan nasil yeniden magdur edildiklerine isik tutuyor. okurken adalet sisteminin ne kadar korkunc olduguyla karsilasiyoruz, insanlari korumak icin tasarlanan sistemlerin onlari nasil basarisizliga ugrattigini goruyoruz.
kitap tuylerimi diken diken etti. hem ofke, hem de kendisine yapilan muameleden dolayi hayal kirikligi yasadim. kisaca beni oldukca duygulandirdi ve hayatim uzerine uzun bir sure dusunmemi sagladi.
chanel, mukemmel bir yazar. kimsenin katlanma zorunda kalmamasi gereken, hayal dahi edilemeyecek kadar aci verici olan durumu ayrintili bir sekilde anlatiyor ve hayatinizin kontrolunu geri almanin, sesinizi geri kazanmanin mumkun oldugunun canli bir kaniti oluyor. tek diyebilecegim, en kisa surede okumaniz.
Çok üzücü, çok vurucu, çok sarsıcı ve ne yazık ki gerçek. Hiçbir kadının, insanın, canlının başına gelmesini istemeyeceğim tecavüz olayını mağdurdan dinlemek gerçekten sarsıcıydı. Şöyle ki olay yaşandı ve bitti hadi hayatına devam et denmesi evrensel bir şey demek ki. Bütün adalet sistemi birleşmiş ve mağdurun üzerine oynuyor resmen. Yanlış yapan tecavüz eden değil de tecavüze uğrayanmış gibi. Bunu sayfalarca okumak sinirlerimi zıplattı. En çok üzüldüğüm nokta ise Emily'nin hala kardeşi ve sevdikleri üzülmesin diye çabalamasıydı. Benim başıma bunlar geldi ama siz duymayın, üzülmeyin, haberleri okumayın çırpınışları.