Hakkında
Charles Cockell Edinburgh Üniversitesi Fizik ve Astronomi Okulu'nda astrobiyoloji profesörü ve Birleşik Krallık Astrobiyoloji Merkezi'nin eş direktörü olan İngiliz bir astrobiyologdur.
Doğum:
Born, 21 Mayıs 1967
Okurlar
2 okur beğendi.
4 okur okudu.
6 okur okuyor.
39 okur okuyacak.
Sözler ve Alıntılar
Schrödinger yaşamın 'düzensizlikten doğan düzen' olduğunu fark etti ve enerji atomlara ya da moleküllere dağıldıkça entropinin (enerjinin eşit biçimde dağılım göstermesine ilişkin bir ölçüt) arttığını ifade eden termodinamiğin ikinci yasasından hareketle yaşamın, kendisinin 'negatif entropi' dediği şeyi sürdürerek, örneğin enerji biriktirerek, yok olmadan termodinamik dengeye ulaştığını açıkladı. 'Negatif entropi' ifadesi oldukça kullanışsız ve mantığa aykırıdır. Gerçek bir fiziksel süreci tanımlamaya çalışmaktan ziyade yaşama dair görüşleri hakkında popüler bir ifade olarak görülmelidir. Bununla birlikte, negatif entropi kavramı, yaşamla sınırlı değildir. Endotermik reaksiyonlar (enerji alan reaksiyonlar) gibi kimyasal reaksiyonlar düzeni arttırmak için bir anlamda etraftaki ortamdan enerji çekmektedir.
Schrödinger'in yorumunun, yaşamın fizik yasalarıyla 'mücadele ettiği' izlenimini verme eğilimi vardır; yaşam, düzensizliğin içinde dağılma eğiliminde olan evrenin kaçınılmaz güçlerine karşı düzen sağlamaya çalışır. Bu görüşle ilgili sorun, yaşamın neden bu kadar başarılı olduğunu açıklayamamasıdır. Eğer böyle bir mücadele olsaydı, Dünyada ortaya çıktıktan sonra yaşam neden bu kadar azimli ve yaygın görünüyor?
Sayfa 24Kitabı okudu
Jüpiter'in uyduları Europa ve Ganymede ile Satürn'ün uydusu Enceladus gibi, Mars'ın ötesindeki soğuk bölgelerde konumlanan gezegenlerdeki sıvı su okyanuslarının ve Satürn'ün bir diğer uydusu Titan'daki karmaşık organik karbon kimyasının keşfi, diğer gezegenlerdeki yaşanabilirliği ve organik kimyayı şaşırtıcı yerlerden öğrenebileceğimizi gösterdi. Son yıllarda, gezegenlerin, özellikle de kayalık gezegenlerin, Güneş Sistemi dışındaki yıldızların etrafında keşfedilmesi (ötegezegenler), astrobiyolojinin gelişmesini ve evrenin başka yerlerinde yaşanabilir dünyaların var olma ihtimalini istatistiksel olarak değerlendirmemizi sağlamıştır.
Sayfa 20Kitabı okudu
Günümüzde astrobiyoloji kelimesi yalnızca Dünyanın ötesindeki yaşam arayışı değil, aynı zamanda Dünya üzerindeki yaşamın geçmişini de araştıran, genel olarak kozmik bağlamı içerisinde yaşam araştırması anlamına gelen geniş bir kullanıma sahiptir.
Sayfa 21Kitabı okudu
Giordano Bruno (1548-1600)
“Uzayda sayısız takımyıldızları, güneşler ve gezegenler var; bizler sadece güneşleri görüyoruz çünkü ışık saçıyorlar; gezegenler görünmez kalıyorlar, çünkü küçük ve karanlıklar. Güneşlerinin etrafında dolanan sayısız dünya da vardır, yaşadığımız dünyadan daha kötü ve daha az değil. Makul bir akıl, bizimkinden çok daha muhteşem olabilecek semavi varlıkların, Dünyamızdakilere benzer ve hatta üstün canlılar olmadıklarını varsayamaz". Bu, Güneş Sistemi dışında gezegenlerin var olma olasılığıyla ilgili ileri sürülen bir ifadeydi ve bir insan bugün Dünya benzeri gezegenleri bulmanın neden bu kadar zor olduğunu açık bir şekilde özetlerken daha iyisini yapamadı. Bruno nihayetinde, Teslis ve İsa'yla alakalı Katolik Kilisesine aykırı inançları ve kilise papazları hakkındaki görüşleriyle ilgili çeşitli suçlamalar nedeniyle yakılarak öldürüldü. Bununla birlikte, bu suçlamalardan biri açıkça birden fazla 'dünya olabileceğini dile getirmesiyle alakalıydı. O zamanlarda, Güneş Sistemi dışındaki gezegenlerin varlığını tartışmanın infaz edilmek için bir gerekçe olduğunu hatırlamak üzücü.
Sayfa 18 - İtalyan astronom ve filozof Giordano Bruno tarafından Sonsuz Evren ve Dünyalar Üzerine adlı kitabıKitabı okudu
Metrodoros (MÖ 4. yüzyıl)
"Büyük bir ovada tek bir buğday başağının çıkması veya sonsuzlukta tek bir Dünyanın olması şaşılası olurdu."
Sayfa 17Kitabı okudu
İletiler
ufak bir bilgi
Atmosferik su basıncından düşük basınçlarda 100 °C'den düşük sıcaklıklarda kaynamaya başladığını göreceksiniz. Bu, dağcıların deneyimiyle tutarlıdır. Ne kadar yükseğe çıkılırsa suyun kaynama sıcaklığı da o kadar düşük olur (sebzeleri pişirmeyi zorlaştırır). Everest Dağının zirvesinde (8848 m yükseklik) suyun kaynama noktası 71 °C'dir.
Basıncı azaltmaya devam edersek, grafikte üçlü nokta adı verilen bir noktaya geliriz. Üç maddenin de bir arada var olabileceği yer burasıdır. Grafiğin bu bölgesinde ve düşük basınçlarda,
buzu ısıtırsak doğrudan gaza dönüştüğünü fark edeceksiniz (süblimleşme).
Astrobiyoloji (Ciltli)
