Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Corry Guttstadt

Corry GuttstadtTürkiye, Yahudiler ve Holokost yazarı
Yazar
9.0/10
2 Kişi
7
Okunma
3
Beğeni
896
Görüntülenme

Hakkında

Almanya'da çeşitli ırkçılık karşıtı ve insan haklan kuruluşlarında aktif yer aldı. Türkçe-Almanca çevirmenlik ve gazetecilik yaptı. 2005 yılında Hamburg Üniversitesi Türkoloji ve Tarih Bölümü'nden mezun oldu, 2009 yılında aynı üniversitede "Die Türkei, diejuden und der Holocaust" çalışmasıyla doktora aldı. Bu çalışma aynı yıl Geisteswissenschaften International adlı kurum tarafından ödüle layık görüldü. 2008/2009 burs döneminde Washington'daki "USHMM Center for Advanced Holocaust Studies"de "Ch. H. Revson Foundation" bursiyeri olarak bulundu. 2010'da Paris'teki "Fondation pour le Memoire de la Shoah"dan araştırma bursu kazandı. 2009-2010'da Hamburg Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2011'den beri Berlin'deki Anne-Frank-Zentrum'da, İkinci Dünya Savaşı döneminde Türk-Alman biyografilerini konu alan "Her şeyden önce insanım" adlı pedagojik projenin yöneticisidir.
Unvan:
Gazeteci- Yazar
Doğum:
Hamburg, 1955

Okurlar

3 okur beğendi.
7 okur okudu.
13 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Atilhan bir aşırıcıydı, tahrikleri Türkiye'de çok sayıda entelektüelin sert eleştirilerine neden oldu ve çıkardığı Milli lnkılap mecmuası Trakya olaylarından sonra yasaklandı. Ancak antisemitist içerikler ana akım yayınlarda da kendilerine yer buluyorlardı. Örneğin Mayıs ve Haziran 1934'te Vakit gazetesi, o zamanlar
İthal AntisemitizmKitabı okudu
"Vatandaş Türkçe Konuş!" kampanyasının gergin ortamında İzmir Yahudileri devletin Türkleştirme siyasetini desteklemek için 1932 yılında bir dernek kurarak, şehrin Yahudi sakinlerine şu beyannameyi imzalattılar: "Türk harsını benimsemeye ve vatandaşlarım arasında milli kaynaşmayı temin etmeye çalışacağımı, bu gayeye vüsül için her vakit Türk diliyle konuşacağımı ve bütün tanıdıklarımı da Türkçe konuşmaya teşvik edeceğimi ve bu fikri her tarafta neşrü tamime gayret edeceğimi beyan ederim."(58) 1933 yılı boyunca diğer şehirlerdeki Yahudi cemaatleri de benzer beyannameler yayımladılar. Uyum sağlamaya hazır olduklarını ispat etmek için bazı Yahudi aileler, çocuklarına Oğuz, Altay vb. "tipik" Türk isimleri vermeye başladılar. İsmini Tekin Alp olarak Türkleştiren Moiz Kohen tarafından kaleme alınan ve dindaşlarını Türkleşmeleri için uyaran "Evamir-i Aşere"de bu durum iyice absürd bir hal aldı. (59) (58) Aktaran Bali 1999, s. 159; ilk olarak 24.11. 1932 tarihli Milliyet'te. Krş. Çağaptay 2004, s. 95; Bursa'daki Uhuvvet Cemiyeti, Türkçeden başka bir dil konuşan üyelerini para cezasına çarptırıyordu. (59) Krş. Detaylı olarak Landau 1984.
Reklam
Sefaradların örgütlenmesi için ilk girişimler, yüzyılın başlarında Balkan ülkelerinden Viyana'ya gelen öğrenciler ve mülteciler tarafından başlatılmıştı. Ancak Türkiye'deki durum ile Fransa'daki durum arasındaki fark dikkat çekicidir. Türkiye'de Kemalist seçkinlere bağlı olan Yahudi temsilcileri dindaşlarının dilsel-kültürel "Türkleşmesi"ni sağlamak için var güçleriyle çaba harcarken, Fransa'da ki Türkiye Yahudileri gururla Şark-Sefarad miraslarını öne çıkarıyorlardı. A.H. Navon ile Maurice Caraco, Fransa'da "yitik ülkeleri" Türkiye'deki Sefarad yaşamını hatırlatan romanlar kaleme alıyorlardı.(147) Sefaradizm'in ruhunda Fransız-Yahudi egemen tabakanın asimilasyon baskısına karşı direniş yatıyordu.(148) (147) Tu ne tueras pas (Öldürmeyeceksin) ve Joseph Pérez romanları, AIU öğretmen seminerleri müdürü A.H. Navon tarafından yazılmıştır. Maurice Caraco, Kalderon Ailesi'nin yazarıdır. (148) Ovadia'nın Paris Sefaradları başhahamı olarak atanması kararı, Paris Konsistoryumu'nun mevcut yapısına karşı bilinçli bir sınırlama olarak alınmıştır. Krş. Abravanel 1996, s. 506. O. Camhy Union Universelle'in kuruluşuna dair yapılan eleştirilere verdiği bir cevapta, "bir milyon Sefaradı" (!)Aşkenaz vesayetinden kurtarmayı amaçladıklarını yazmaktadır.
Yahudilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalarına rağmen sürekli dışlanmalarına ise, ancak Türkçe konu­şan, Müslüman olan ve Türklük sevgisini taşıyanların Türk olduğu gerekçesi getiriliyordu.(37) Türkler (Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları) ile "Öz" (Müslüman) Türkler arasında yapılan bu ayrım, daha 1924 yılında kabul edilen anayasayla ilgili tartışmalar esnasında ortaya çıkmıştı. Milletvekillerinin çoğunluğu Türkiye'nin bütün vatandaşlarını anayasa kanalıyla "Türk" ilan etme önerisine karşı çıkmışlardı. Onlara göre, dini azınlık mensupları vatandaş olabilirdi, ancak H. Suphi'nin dile getirdiği üzere: "Lafzen biz bir tefsir bulabiliriz. (... ). Fakat bir hakikat vardır: Onlar Türk olamazlar."(38) Böylece fiili olarak Türk milletinin mensuplarıyla Adalet Bakanı Mahmut Esat (Bozkurt) tarafından "Kanun Türk'ü" olarak tanımlanan ve çok sayıda gayri resmi ya da yarı resmi yönetmelikle dışlanan Türkiye vatandaşları arasında bir ayrım yapılmış oluyordu.(39) (37) O zamanlar Türk Ocakları başkanıyken daha sonra Milli Eğitim Bakanı olan Hamdullah Suphi (Tanrıöver), kimin Türk olarak kabul edileceği sorusuna 1923'te verdiği cevap. Aktaran Sadoğlu 2003, s. 193. (38) TBMM Zabıt Ceridesi, Devre II, Cilt 1. 8/1:908-11; aktaran Çağaptay 2006, s. 15 ve Dip. 35 ve Bali 1999, s. 103. (39) Çağaptay 2006, s. 15; Zürcher 2002-b s. 10.
Olayları yaşamış olan çok sayıda Yahudi, devletin güvenlik güçlerinin kendilerine bölgeyi terk etmelerini söylediklerini anlatıyorlardı.(90) Yabancı diplomatlar olaylardan hemen sonra yazdıkları raporlarda, yerel CHP örgütlerinin Yahudi karşıtı boykotu örgütlemekte oynadıkları rolü(91) anlatıyor ve genel olarak Yahudilerin sürülmesinin bir devlet planı olduğu görüşünü bildiriyorlardı. (92) (90) 1934 yılında çok sayıda uluslararası Yahudi gazetesi, olaylardan kaçan Yahudilerin anlattıklarına yer veriyordu. Çok sayıda anlatı için bkz. Bali 2008. (91) Almanya konsolosunun raporu (Kroll'un 1 Şubat 1938 tarihli yazısı), Yunanistan Büyükelçisi Sakellaropoulos'un 12.7.1934 tarihli yazısı, Constantopoulou / Veremis 1999 içinde, s. 243. (92) ABD Büyükelçisi Robert P. Skinner'in çok sayıda yazısı, aktaran Karabatak 1996. Britanya Büyükelçisi P. Loraine, "güvenilir bir kaynaktan Türk Hükümeti'nin bir süre önce Trakya'yı Yahudi unsurlardan temizlemeye karar verdiğini" öğrenmiş. 22.7.1934 tarihli yazı, Türkçe tercümesi için bkz. Aktar 2000, s. 92.
Trakya OlaylarıKitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
614 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Müthiş araştırma kitabı. Corry hanımı yakından tanıyorum, oğlu da çok samimi arkadaşımdır. Kitap hakkında çok sohbet etme şansımızda oldu ve gerçekten önemli bilgilerle dolu.Türk kökenli Yahudilerin de fırınlarda öldüğünü kaçınız biliyor bilmiyorum, ama okuyun öğrenin derim! Not: Tarih kitapları okurken taraflı kitap okumamak önemli. Kitapta hemfikir olmadığım bazı noktalar oldu, ama bu kitabın kötü olduğu anlamına gelmez!
Türkiye, Yahudiler ve Holokost
Türkiye, Yahudiler ve HolokostCorry Guttstadt · İletişim Yayıncılık · 20127 okunma