Dudakları dudaklarımda oyalandı. Nefeslerimizin sıcaklığıyla birbirimizi yemleyerek teğet geçerek etrafında dolanarak ve sonra kenetlenerek...
Göğsünü bana yanaştırdı, göbeğini karnıma sıkıca bastırdı. Elektron sürüleri bedenlerimiz arasında, aynı kafeste tıkılıp kalmışçasına dört dönüyorlardı-ve sonra serbest kaldılar-
Örtüler çalkalandı ve köpürdü ve rüzgar yelkenlerimizi yırttı, teni çeşitli tatlar koyuverdi: sütlü, tuzlu, tatlı...
Mis kokulu saçı, yanan mum ve vücudundan yayılan-bana yabancı-yeni bir kokuyla karışan tatlar.
Ve bu kâseden her içtiğinizde
doymak bilmezsiniz...