Harvey, 1935, İngiltere doğumludur. 1961'de Cambridge Üniversitesi'nde coğrafya alanında doktorasını tamamladı. Bristol Üniversitesi'ndeki çalışmalarının ardından 1969'da ABD, Baltimore'daki Johns Hopkins Üniversitesi'ne geçti. Çeşitli üniversitelerde dersler ve konferanslar verdiği akademik çalışmaları içinde sayısız makaleye ve çok ses getiren, birçok dile çevrilen kitaplara imza attı. 2001'de City University of New York'ta antropoloji profesörü olarak çalışmaya başladı. Harvey'in çalışmalarının en önemli özelliği, Marksist kurama uzamsallık fikrini dahil etmesi, eklemlemesi olmuştur.
Dünyanın önde gelen sosyal kuramcılarından olan Harvey, Beşeri Bilimler alanında en çok atıf yapılan 20 yazar arasında yer almaktadır. Harvey, dünyada en çok atıf yapılan coğrafyacı olmasının yanı sıra, modern coğrafyanın akademik bir disiplin olarak gelişiminde önemli olan birçok kitap ve makalenin da yazarıdır. Çalışmaları sosyal ve politik tartışmalara büyük katkıda bulunmuştur. Küresel kapitalizmin, özellikle de neoliberal biçiminin eleştirisine sosyal sınıfın ve Marksist metotların ciddi metodolojik araçlar olarak geri getirilmesine yardımcı olması ile anılmaktadır.
Postmodernist filozoflar bize, modern dünyanın güçlüklerinin anlaşılmasının yolu olarak sunulan parçalanmaları ve sesler kakofonisini sadece kabul etmemizi değil, aynı zamanda bundan mest olmamızı önerirler.
Hepimiz birer şaşkınız. Ne bildiğimizden emin olmayan, bilmek zorunda olan şaşkınlar. Sanırım az sonra kendi çapımda bir kıyameti koparacağım. 'Ne okunmalı' sorusuna 'neyi niye okunmalı'yı ekleyip ufak bir liste paylaşacağım. Tabi bunlar benim penceremden gördüğüm kitaplar. Dileyen alır, dileyen okur geçer.
Kitaplığımdan geriye doğru gittiğimde
Kitabı okuduktan sonra Kapital’e göz atmak istedim. Şu an Kapital 1. Cildin ilk 100 sayfasına kadar okudum . Eğer bu kitabı Kapitale hazırlık olarak okumayı düşünüyorsanız okumayın. Yazar Kapital’i kopyalayıp arasına birkaç kendinden cümle eklemiş . O birkaç cümle de kılavuz görevinde değil.
David Harvey bu kitapta kapitalizmin başlangıcından günümüze kadar yaşanan problemlerin çözümü adına üretilen teorileri tarihsel bir çerçevede derinlemesine analiz eder. Kapitalizmin başlangıcı olarak da sanayi devrimini değil, 1492 Amerika kıtasının keşfiyle yeni yollar ve yeni kıtaların bulunduğu keşifler çağını baz alır. 20. Yüzyıla kadar sömürgecilik denilen vahşi olgunun, 20.yüzyıl ile birlikte emperyalizm kavramına dönüştüğünü, günümüzde ise “ küreselleşme” olarak adlandırıldığını, nedeni ve nasılı ile birlikte açıklar. Küreselleşmenin dünyaya getirdiklerini ve yok ettiklerini tarihsel zeminle ele alarak örneklendirir .
Komünist Manifesto dan kuramsal örnekler ve alıntılarla ilerleyen kitapta,
Yeni Atlantis kitaplarından da aktarımlar yapar.
Yazara göre ; küreselleşme, küresel ısınma, doğa katliamları, bulaşıcı hastalıklar, açlık, göç , işsizlik gibi dünyanın artarak devam eden bu problemlerine Marxisizm tüm ilaç reçetelerine rağmen son çare olamadı. Bunu Marxist bir yazar olarak kabul ederken , neo-liberalizmin de sistemi tamamen tıkadığını örnekleriyle ekler. Kendisinin hayali olan “ Edilia” adını verdiği ütopik şehirlerin nasıl yönetildiği, bu şehirlerde nasıl yaşandığı ile ilgili okuru bir yolculuğa çıkarır. Bu ütopya şehirlerle ilgili burada ayrıntı vermeyeceğim. Şehirlerin mottosu “ ne istiyorsan onu yap” tır. Merak edenler kitabı okuyabilirler.
Umut Mekanları sistemi sorgulatıyor ve farklı bir bakış açısı kazandırıyor.
Üzerinde sıkça gezindiğimiz, gelişigüzel kullanmaktan geri durmadığımız ve büyük olasılıkla da neye karşılık geldiği konusunda buzlu camdan hallice olduğumuz postmodernizm hakkında bu kitaptan daha niteliklileri elbette vardır. Ne var ki Harvey kavramın durumunu inceleme konusunda pek maharetli duruyor. Bilhassa Mekânın Üretimi kitabını okumaya