Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Değirmen Dergisi

Değirmen DergisiDeğirmen Dergisi - Sayı 35-36 dergisi
Dergi
0.0/10
0 Kişi
3
Okunma
1
Beğeni
341
Görüntülenme

Hakkında

Tam adı:
Değirmen Edebiyat ve Düşünce Dergisi
Unvan:
Dergi

Okurlar

1 okur beğendi.
3 okur okudu.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Vatan yahut Silistre'nin mimlenme hadisesi
Gedikpaşa Tiyatrosu demek, Nâmık Kemal, Vatan yahut Silistre, Güllü Agop, Ahmet Midhat Efendi, Çerkez Özdenleri demekti. Tiyatronun faaliyetleri, bir gecede yerle bir edilmesi, Nâmık Kemal'in ardından halkın “Yaşa!” diye bağırmasının ne anlama geldiği Üçüncü Tepede Hayat'ta anlatılmaktadır: “Nâmık Kemal'in vatan, millet, hürriyet gibi, o devirde çok yeni olan kavramlar etrafında ördüğü Vatan yahut Silistre oyunu, Gedikpaşa Tiyatrosu'nda 1 Nisan 1873'te sahnelendiğinde büyük hadise olmuş, tezahürat sırasında sadece padişahlar için kullanılan “Yaşa!” sözünün Nâmık Kemal için de (“Kemal Bey, yaşa!”) kullanılması ve tiyatroyu dolduran halkın fenerlerle sokağa taşıp şairin arkasından yürüyerek "Muradımız budur!" “Allah muradımızı versin!” gibi imalı sözler sarf etmesi yüzünden aleyhinde bir komplo düzenlendiği vehmine kapılan Sultan Abdülaziz'i endişelendirmiştir. Çünkü Nâmık Kemal, kendisinden sonra tahta geçecek olan Şehzade Murad'ın hocasıydı ve onunla sürekli temas hâlindeydi.” (s, 151), Tiyatro, bu hadisâtın ardından mimlenmişti, (Bu olaydan sonra Vatan Yahut Silistre'nin kırk yedi defa temsil edilmesi bir tezatlık teşkil etmektedir). 1884'te Ahmet Midhat Efendi'nin Çengi ve Çerkez Özdenleri oyunlarının bu sahnede oynanması ve oyunlarda halkı hanedana karşı kışkırtan ifadelere yer veriliyor iddiası Gedikpaşa Tiyatrosu'nun bir gecede tarumar edilmesine sebep olmuştur (s. 152)
Ramazan'ın Dedikleri / Necati Mert
Ramazan nedir? Ne söyler? İnsanı neyle buluşturur? Anlattıkları herkes için bir ve hep aynı şey midir? Hayır! Boyut boyuttur ramazan. Din boyutuyla oruçtur önce. Belli bir süre için yemeden, içmeden, vuslattan uzak tutar insan kendini. Orucun görünür yanı bu. Ancak, arkası önemli. Orucun arkasında sakinliğe çağrı vardır. Hayatın hızlı akışı içinde durup düşünmesi istenir insandan. Neyi? Sadece kendi bedenine karşı değil, başka insanlara karşı da, topluma ve tabiata karşı da oruçlu olmak gerektiğini. Bu da söz ve eylemde ölçülü, tartılı olmak demektir. Oruç, isteklerin hele açgözlülüğün dizginlenmesini ister bizden. Nice akşamcılar vardır, ramazan ayında içkiyi bırakır. Oruçsuzların da içlerinde iftar saatinden önce sofraya oturmayanları bilirim. Nedir bu? Mutaassıplar bunu yeterli görmeseler de nefsin imlaya çekilişidir. Yazar, özellikle öykücü iyi bilir imlaya çekmeyi. Yazının kuralı, sözü israf etmemektir çünkü. Aklına her geleni söylemez yazar. Tutar. Ramazan kültürel boyutuyla da folklordur. Sanıyorum bu yanıyla yaşanır daha çok. Ayın teravih, iftar, sahur, fitre, zekât gibi kavramları, her yörede, yörenin imkân ve idrakiyle yaşanır. O kadar ki dinle folklor iç içe girer. Hangisi nerede biter, hangisi nerede başlar, belli olmaz.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok