Dursun Gürlek

Çınaraltı'nda Kitap Sohbetleri author
Author
Compiler
Translator
8.8/10
319 People
1,385
Reads
169
Likes
8.9k
Views

Dursun Gürlek Posts

You can find Dursun Gürlek books, Dursun Gürlek quotes and quotes, Dursun Gürlek authors, Dursun Gürlek reviews and reviews on 1000Kitap.
Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu. Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekanın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. Harami mağaraların kapılarını değil, hükümdar hazinelerinin kapılarını açan büyü,kitap.(Cemil Meriç, Bu Ülke)
Sayfa 222 - Timaş Yayınları - 11. Baskı 2018
Ney, neyzenin dudağında inlediği, istidat sahibi bütün kulaklar bu lâhûtî sesi zevkle dinlediği gibi, kalem de hattatın elinde bir nur sütunu haline gelir, işte o zaman asıl ihtişamını kazanır. Kaleme izafe edilen bu kudsiyet hiç şüphesiz ki ilhâmını onu tutan elden alıyordu. Eskiden "güzel yazı" dersine yeni başlayacak talebeler, hattatların pîri Şeyh Hamdullah'ın Karacaahmet'teki mezarına giderler, iki parmak kadar toprağı elleriyle kazarlar, kalemlerini büyük bir saygıyla buraya gömerler, aradan bir cuma gecesi geçince, yazı âletlerini gömdükleri aynı yerden çıkarırlar, ondan sonra "Bismillah!" derlerdi.
Sayfa 21 - timaş yayınları, ondördüncü baskı, haziran ikibinondokuz
Reklam
"İstanbul'un üç büyük düşmanı bulunmaktadır. Bunlar da zelzele, belediye başkanları ve yangın"
Sayfa 16 - timaş yayınları, ondördüncü baskı, haziran ikibinondokuz | münevver ayaşlı
Tarihi bir gerçektir ki postta oturanlar, tahtta oturanlara hükmetmesini bilmişlerdir.
Sayfa 11 - timaş yayınları, ondördüncü baskı, haziran ikibinondokuz
DÜNYA BU Nasreddin Hoca'nın "Ye kürküm ye" meselesini bilirsiniz. Merhum, üstü başı perişan bir halde gittiği ziyafet meclisinde büyük bir hayal kırıklığına uğramış. Kimse kendisiyle ilgilenmemiş. Ertesi hafta gayet gösterişli bir elbise giyerek aynı meclise gelmiş. Bu sefer büyük ilgi göstermişler, baş köşeye buyur etmişler. Kendisine değil de kürküne itibar edildiğini gören Hoca; sofraya oturulunca o ünlü sözü söylemiş: "Ye kürküm ye!.." Ne garip bir tecellidir ki, aynı durum bugün de devam ediyor. Merhum Serdengeçti'nin deyimiyle "cebi dolarlı, boynu yularlı" insanlar gittikleri her yerde itibar görüyorlar; "cebim delik, kalmadı metelik" diyenler ise, hangi mekânda bulunurlarsa bulunsunlar boyunları bükük, destileri dökük kalıyorlar. Eskiden olduğu gibi, bugün de paraya, şöhrete, servete itibar ediliyor, gerçek ilim adamları, hakiki sanatkârlar, kâmil insanlar horlanıyor. Gittikleri meclislerde böyle kıymetli insanların yüzüne kimse bakmıyor. Bursa'nın ileri gelenlerinden bir zat, şair Lâmi-i Çelebi'yi bir gün evine davet eder. İçeri girince şairlerin, âlimlerin, ediplerin birer sığıntı gibi kapının dibinde oturduklarını; cahil, fakat zengin kişilerin ise, baş köşeyi tuttuklarını görür. Ev sahibi, zarif şiirleriyle tanınan Lâmi-i Çelebi'ye, lütfen şu meclisin halini tasvir et, deyince şair şu dörtlüğü söyler: Mu'teberdir cihanda dûn-ı denî, Daima zillet üzere ehl-i hüner, Hâl-i âlem misâl-i deryâdır, Külçe altın çöker, ciyfe yüzer.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.