Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Eda Tezcan

7.5/10
68 Kişi
189
Okunma
6
Beğeni
4.759
Görüntülenme

Eda Tezcan Gönderileri

Eda Tezcan kitaplarını, Eda Tezcan sözleri ve alıntılarını, Eda Tezcan yazarlarını, Eda Tezcan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şimdi sen gidiyorsun. Gitmek zor! Gitmek değil zor olan. Kalmakmış. Gideni özlemek, bir gün belki döner umutları yeşertmek her sabah içinde. Ayrılık buymuş demek ki. Şairlere şiirler yazdıran, şarkıları yakıp kavuran ayrılık buymuş. Giden bir trenin arkasından el sallamak, uçaklarla selam yollamakmış uzak ülkelere. Kilometrelerin ağırlığınca özlemekmiş ayrılık. Gitmek değil kalmakmış ayrılık.
Sayfa 38 - İz yayıncılıkKitabı okudu
Yüreğe düşen her aşk parmak izi gibidir. Birbirine benzeyen ama asla aynı olmayan izler bırakırlar bir yerlerde.
Sayfa 33 - İz yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Bir rüya olsam gördüğün! Beni hatırlasan sabah uyanınca! Hiç aklında yokken birden düşüncende oluversem. İçinde çok derinde bir yerde beni çok özleyen bir adam uyansa!
Sayfa 31 - İz yayıncılıkKitabı okudu
Eğer elimde tüketecek bişey kalsa inan yollamazdım seni daha.
"Bu masal bana birini her şeyi yapıp hiçbir şey olduğunu anladığında bu acıyla baş etmenin ne kadar zor olduğunu öğretti!"
"Kendi küçücük, söylemesi ne tatlı, ne güzel dilimizden dökülürken. İçimizde tahrip gücü yüksek parça tesirli bir bomba gibi patlayan cüce kelime... Aşk..."
Reklam
"İnsan en çok unutulunca kahroluyormuş bilir misin? İçin en çok özlediğin ve hiç özlenmediğini bildiğin zamanlarda acıyormuş."
"Sen benim doya doya bakamadığım, sen benim özlemekten utandığım, hiç söyleyemediğim gönül sızımsın."
Reklam
"Yüreğe düşen her aşk parmak izi gibidir. Birbirine benzeyen ama asla aynı olmayan izler bırakırlar bir yerlerde."
"Hiçbir zaman anlayamacağın bir özlem benimkisi! Öyle duymuyorsun ki sesimi. Ve ben öyle çok sesleniyorum ki sana. Fethedemediğim o şehrin her bir zerresiyle yirmi dört saat sana haykırıyor içimde bir yer. Minareler günde beş vakit sesleniyor, tramvay çanları, hercai martılar, vapur sirenleri sana haykırıyor sabah akşam. Haydarpaşa'dan bir tren kalkıyor çığlık çığlığa. Her bir hecesi sen olmuş bu ayrılık feryadının. Bir nargile umutsuzca fokurduyor belki sana beni hatırlatır diye. Onun sesi senin pervasız kahkahana karışıyor. Duymuyorsun."
"Yan yana ama ayrı, göz göze ama uzak, aynı cümleleri kurarken bile farklı düşünebilen bir adamla bir kadının masalıymış bu. İçinde bu kadar mutsuzluk olduğu için yazılabilen, acılarla beslenen, kadının tahammül sınırını ölçen, adamın pervasızlığını gösterebilen, masal olamayacak kadar gerçek ama ancak masallara yakışabilecek kadar imkânsız olabilen bir aşkmış işte."
"Haklısın güzel bir masal olurdu. Ama bir o kadar imkânsız. Biz her gün yüz yüze bakıp, hiç yan yana duramayacak iki yabancıyız. Tabiatımız farklı. Ben denize meftun, sen kendine... Sığdıramam kalbimi senin benciliğine. O kadar da çıldırmadım daha."
"Masallar şehrinin vazgeçilmezi... Boğazı dantel gibi süsleyen bir kadındı Kız Kulesi. Her şeye tepeden bakan kibirli Galata'ya aşık oluyordu. Karşılığı olmayacağını bilerek... Sevmekten bir adım öteye geçemeyeceğini kabullenerek seriyordu yüreğini boğazın tam ortasına. Ne yapsın?"
334 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.