1988'de Üsküdar İmam-Hatip Lisesi'ni,1993 yılında ise Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. Aynı üniversitede 2003 yılında tasavvuf alanında doktorasını tamamlayan Demirli halen İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde profesör olarak görevine devam etmektedir.
Sevgiyle ilgili hususta meseleye bakarsak, belki sevilene karşı yükümlülüklerden konuşmak gerekir. Çünkü sevmek bir iddia ve iddianın ispatlanması gerekir. Mesela ayet-i kerime'de Yüce Allah "Allah'ı seviyorsanız, peygambere uyun." diye sevgiyi test eder. Çünkü Allah'ı sevmek bir iddiadır ve bunun ispatı peygambere uymak, yani ahlaka uygun bir hayat yaşamaktır. Tersi düşünülemez. Günümüzde burada da büyük sorun var. Herkes çok seviyor, ama sevginin göstergesi yok.
İnsan yeryüzündeki varoluş mücadelesi dâhilinde inşa etmiş olduğu benliği, çatışma ve kavgaların etkisi altında şekillenmiş karakterini yeni baştan inşa etmek üzere tavaf eder.
İslam düşüncesini anlamak için Ekrem Demirli dinlenmesi ve okunması gereken alanında uzman insanlardan.Yıllarını İslam düşüncesi üzerine çalışarak geçirmiş olması bu konudaki yetkinliğinin delili elbette.
Ekrem Demirli'nin bu kitabını İslam düşüncesini merak eden herkese tavsiye ediyorum.Ekrem Hocanın dili anlaşılır ve akıcı bir dil.Zor konuları da zevkle okumanızı sağlıyor.
Kitapta ağırlıklı ibn Arabinin düşüncelerine yer verilmiş olsada,Gazali için yazılmış bir bölümde var.Kitabı bitirdiginizde ise İslam düşüncesi hakkında genel bir kanaate sahip olacaksınız.
Ekrem Demirli / Sadreddin Konevi.
Nazari Tasavvufun Kurucusu- Hayatı, Eserleri, Düşünceleri.
Ekrem Demirli, 1993 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Aynı yıl Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde tasavvuf alanında yüksek lisansa başladı ve araştırma görevlisi oldu. 2003'te Sadreddin Konevi'de Marifet ve Vücud adlı tezi ile tasavvuf doktoru oldu. Halen çalışmalarını, ağırlıklı olarak Konevi şarihleri ve ibni Arabi üzerinde sürdürmektedir.
Eser, önsözden sonra Sadrettin Konevi'nin hayatı ve eserlerinin anlatıldığı birinci bölüm, düşüncelerinin anlatıldığı ikinci bölüm, tasavvuf anlayışının irdelendiği üçüncü bölüm, etkilerinin incelendiği dördüncü bölüm dışında, sonuç, dipnot, kaynakça ve dizinden meydana gelmektedir.
İbni Arabi'den etkilenen, Sadrettin Konevi yeni bir tasavvuf anlayışı ortaya kynmuştur. İslam düşünce dünyasında, Konevi ile birlikte güçlü bir entellektüel ekol ortaya çıkmıştır. Günümüzde henüz yeterince çalışılmamış bu ekol, dönemin bilgi anlayışının gereği olarak, felsefe ve kelam unsurlarını kendinde barındıran bir tasavvuf ekoludur. Selçuklu ve Osmanlı tarihinde, özellikle tasavvufi kanadı büyük oranda etkileyen, Sadettin Konevi eserde, tüm yönleriyle incelenmektedir.
#Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.
Kitabın adı her ne kadar “İslam Metafiziğinde Tanrı ve İnsan” olsa da kitabın inceleme alanı tasavvuf. Yazar, tasavvufun ana konularını çoğunlukla İbnü’l Arabi ve Konevî’nin; azınlıkla da Fenarî, Bağdadî gibi diğer mutasavvıfların açıklamalarından hareketle serimlemiş. Konuları serimlerken tek taraflı bir bakış açısıyla hareket etmekten ziyade objektif yaklaşmaya çalıştığını hissettim okurken. Çünkü yazar, tasavvufun İslam diniyle çelişen taraflarından ötürü getirilen eleştirilere değinmiş ve eleştirilerin nedenlerini de sunmuş. Ayrıca, kitabın hiçbir kısmında tasavvufun ne güzellemesi var ne de taşlaması.
Öncelikle belirtmem gerekiyor ki dini inancı olmayan biriyim. Bu sebepten ne İslam dinine bir sempatim var ne de tasavvufa. Yine de kitabı okurken rahatsız olduğum kısımlar çok oldu, çünkü mutasavvıfların “öğretileri” -ki ana öğretisi olan vahdet-i vücut da dahildir- İslam diniyle, daha doğrusu Kuran-ı Kerim’le taban tabana zıttı. Bu sebepten kitap biter bitmez konuya daha farklı bir bakış açısıyla yaklaşan Cemre Demirel’in “Yeni Bir Din: Tasavvuf” kitabını okudum ve karşılaştırınca taşlar rayına oturdu. Aynı yöntemi size de tavsiye ederim. İllaki Cemre Demirel’in kitabını okumak zorunda olmasanız da konuya farklı pencereden bakan birinin de kitabını okuyun ki daha iyi mukayese edebilesiniz.
Son olarak şunu belirtmeliyim ki kitapta görmezden gelinemeyecek kadar çok yazım hatası var. Yılların kaliteli yayınevlerinden olan Alfa Yayınlarının bir kitabı bu kadar yazım hatasıyla dolu bastığına ilk kez şahit oldum. Şaşırdım.