"Annem hep şöyle derdi benim: Bir şey, çabaladın ve başaramadın diye bitmiş sayılmaz.
Onun haklı olduğunu o zaman anladım...Bir şey, çabaladın ve başaramadın diye bitmezdi.
Uğruna göstermek istediğin bir çaba kalmadığında biterdi."
İnsanın yetmiş iki saat içinde başına milyon tane şey gelebilirdi; hatta bırakınız yetmiş iki saati, yetmiş iki saniyede bile kökünden değişebilirdi hayatı.
Herkese merhabalar...
Bugün maalesef beni hayal kırıklığına uğratan bir kitapla karşınızdayım. Aslınsa böyle demem ne kadar doğru bilmiyorum çünkü ilk kitap da benim çok sevdiğim bir kitap olmamıştı.
Kitabı okumak benim için o kadar zordu ki size anlatamam kitaptaki hiçbir karaktere ısınamadım ve maalesef ısınamadığım için de tam olarak kendimi hikayeye adapte edemedim bu da okumamı zorlaştırdı.
Kitabı tamamen kendimi zorlayarak bitirdim. Okurken bir ara reading slumpın eşiğinden dönsem de bitirdiğim için mutluyum.
İlk kitapta yazarın anlatım diline biraz zor alışmıştım bu durum ikinci kitapta o kadar da fark edilmedi hatta eğer anlatım diline alışmış olmasaydım kitabı bu kadar kısa sürede bitiremezdim büyük ihtimalle.
Kitabı önerir miyim maalesef önermem ama bu tamamen benimle ilgili. Dediğim gibi hiçbir karakteri kendime yakın hissetmedim ve bu durum kitabı sevmememe neden oldu.
Keyifli okumalar... Kitapla kalın...
𝑆𝑎𝑛𝑎 𝑔𝑖𝑡𝑚𝑒 𝑑𝑒𝑚𝑒𝑦𝑒𝑐𝑒𝑔̆𝑖𝑚,
𝐴𝑚𝑎 𝑔𝑖𝑡𝑚𝑒, 𝐿𝑎𝑣𝑖𝑛𝑖𝑎.
Herkese merhabaaa :)
Bugün size beklentimin çok üstünde çıkan ve beni kendine aşık eden bir kitaptan söz edeceğim. ;) Kitaba karşı beklentim niye düşüktü hiç bilmiyorum ama, arada böyle yersiz önyargılarım olabiliyor maalesef. Ve o önyargıları yıkan kitapların yeri de bende çok ayrı oluyor.
#kahvelikitaplaaryorumluyor
" Bu adam, kalp ağrısını dinlemek istediğim adam değildi."
İkinci kitap için şimdiden çok sabırsızlandığım bir kitabın yorumu ile geldim. Yazarın kurguladığı karakterlere hayran kalmamak mümkün değil kesinlikle... Özellikle Leyla(Lavinia) sana bayıldım. Sen kesinlikle bensin o iç sesin hele yok mu beni