Ruhumuzu bir göle , denize ya da okyanusa benzetebiliriz.
Her su birikintisi bir fırtınayla korkutucu dev dalgalara dönüşebilir.
Bir başka zaman ise çarşaf gibi dümdüz ve berrak olabilir.
Öyle ki en derilerini bile görebilirsiniz.
Eğer kozasında kelebek olmayı bekleyen bir tırtılın sabrına ve yeni doğmuş bir bebeğin güvenine sahip olabilseydik ve bir sonbahar yaprağı gibi kendimizi rüzgara bırakmayı bilseydik hayatımız çok daha keyifli olabilirdi.
Eğer kozasında kelebek olmayı bekleyen bir tırtılın sabrına ve yeni doğmuş bir bebeğin güvenine sahip olabilseydik ve bir sonbahar yaprağı gibi kendimizi rüzgara bırakmayı bilseydik hayatımız çok daha keyifli olabilirdi.
Ruhumuzu bir göle , denize ya da okyanusa benzetebiliriz.
Her su birikintisi bir fırtınayla korkutucu dev dalgalara dönüşebilir. Bir başka zaman ise çarşaf gibi dümdüz ve berrak olabilir. Öyle ki en derilerini bile görebilirsiniz.
Ruh halini bir anda değiştiremezsin. Ama günün birinde göreceksin ki hava değişmiş. Ama şimdilik böyle… Bırak öyle olsun. Duygular değişir. Kendi kendilerine değişirler.
Sorunlar bizzat duygulardan doğması çok enderdir. Çoğu durumda sorunlar bu duygular hakkındaki düşüncelerimizden ve onları hissetmek üzere başvurduğunumuz stratejilerden kaynaklanır.
Stres altında ise beyin fonksiyonların hızla gerilediğini görüyoruz.Bu da akıllıca karar vermeyi engelliyor ve duygusal zekanın özgüvenini başkalarıyla bağ kurabilme becerisinin zedelenmesine neden oluyor