Kafasının üzerine yerleştirdiği fesle kulağının arasina pamuk ya da bir kumaş parçası tıkıyor ve dunyadaki bütün seslerden kurtuluyordu. Bu iyiydi ama kendi sesi ne olacakti?
"...Uğrunda savaştıkları kişiyi övüyorlar, uğrunda öldükleri kişi için türkü söylüyorlar, hepsi dünyalar kadar çoktur, öldüler, öldüler ve dünyada onlara yer yok..."
Bu kitabı aldım çünkü bana daha önce hiç bilmediğim bir şeyden bahsediyor.Yani benzersiz bir kitap.
1000Kitap uygulamasında beni en çok etkileyen şeylerden birisi de yeni şeyler keşfetme heyecanını bana yaşatmayı başarması.
Bazı insanlar okudukları kitaplardan alıntılar yapmışlar ve ben o kitabı ilk defa duyuyorum.Yeni bir ülkeye gitmenin yeni bir şeyden haberdar olmanın getirdiği sevinç kaplıyor içimi.Ve o kitapları okuyan ve beni haberdar eden bu insanlara teşekkür ediyorum sessizce.İyi ki varsınız güzel okurlar diyorum.
Bu kitapla ilgili asıl incelememi de bu duygusal girişin ardından yapacağım, çok bekletmeden.
Yazar ve kitabından İstanbul'da katıldığım 2. Uluslararası İstanbul Hikâye Anlatıcılığı Festivali'nde haberdar olmuştum. Baskısı tükenmiş bir kitap. İçinde 11 farklı hikâye (masal) var. İlk hikâye olan "Kadı'nın Namazı" harika bir hikâye. Gerçi Sheakspeare'nin Venedik Taciri'ni andırıyor ama yine de iyi. "Halime" isimli hikâye de içerdiği anlamlar bakımından oldukça hoşuma gitti. Kitabı sadece ben değil, annem de beğendi. Çünkü kendisine sesli okuduğum bir kitap oldu bu. Üç kitaplık serinin ilk kitabıymış Kervansaray Ateşlerinin Başında ama diğerlerini bulamadım. Kamphoevener bu hikâyeleri Türklerden dinlemiş. Yanlış değilse Almanya'da da aynı isimde bir radyo programı yapmış. 1001 Gece Masalları tadında hikâyeler okumaya değer.
Otuz üç masal, üç cilt, tek kitap, tek millet, tek devlet Masalin derleyicisinin babası Osmanlı'da büyükelçi olarak çalıştığı için 40 yılını buralarda geçirmiş. Derleme döneminde güvenlik amacıyla erkek kimliğine bürünüp gezmiş yazar Anadolu'yu. Masallar bile o dönemin zengin aileleri arasinda bir mulk gibi paylasilmis, baska ailelere ait bir masali anlatan kisiler ağır biçimde cezalandirilirmiş. Asla yazıya gecirilmemesi gereken bu masalları göçlerin durmasi sebebiyle unutulmasın yaziya geçirmiş yazar. Erkeklerin dünyasına ait olan bu masalları biz de bacimiz sayesinde okuyabildik. Elhamdülillah.
Naçizane önerim kitabı bütünüyle okumaniz değil, gide gele yenilen çerez gibi okumanizdir. Sıkıcı olabiliyor.