Sevgi meselesini öyle kalıplaştırdılar ki yeni nesilin tek yaptığı seviyormuş gibi görünmek. Çağımızın hastalığı hissedememek olmuş.
"Lanet olsun, sevmeyi bile beceremiyorlar!"
Dedim ki, kızım pahalı hediyeler anca korkak erkeklerin işidir. Sen ondan ayrılınca telefonu ona vereceksin. Aslında o telefon senin değil yani. Pahalı hediyelerle seni elinde tutuyor. Sana kendini suçlu hissettiriyor. Adam sana telefon değil zincir almış kızım. Uyan rüyadan. Bu mu delikanlılık ?"
"Hakikaten bu cümleleri söyledin mi lan?"
"Söyleyeceğim tabi abi. Turgut Uyar'ın askerleriyiz."
"O kim la?"
"Senden güzel olmasın, güzel bir abimiz."
Bir an durdu , çok kısa bir saniye. Ama çok uzun sürmüş gibi hissettiren bir saniyeydi bu . Zamanın uzunluğu hep aynı değildir. Geçmek bilmeyen, ya da hemen geçip giden anlar vardır. Bir insanın sevdiğini beklerken geçen süre ile onunla zaman geçirirken geçen süre aynı akar mı?
Zamanında insanları (bknz: Sait Faik Abasıyanık, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı) Bodrum'a sürerlermiş ceza olarak. Şimdi ise bir hafta Bodrum'da tatil yapmak için aylarca çalışmak zorundasın. Hayat çok garip.