Enver Davud en- Nebravi sözleri ve alıntılarını, Enver Davud en- Nebravi kitap alıntılarını, Enver Davud en- Nebravi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Güneş batıdan doğmamışken ve can bedende olduğu sürece, günahlardan kurtulup, hakikate kavuşma umudu bulunmaktadır. Hiç şüphesiz Allah subhanehu ve teala sonsuz ikram sahibidir. Tevbe eden kullarına rahmeti ve ihsanıyla ikramda bulunur.
Bizim günahlarımız çok olabilir, fakat unutmamalıyız ki Allah'ın affı daha geniştir. Gaflet ve hatalarımız çok olabilir, fakat bilmeliyiz ki Allah'ın rahmeti ve mağfireti daha çoktur. O cömerttir, kerem sahibidir. Kullarına çokca merhamet edendir.
Hiç şüphesiz, Allah azze ve celle, kullarının günah işleyip, isyana düşmelerinden sonra, onlara tevbe etme, hatalarından dönme fırsatı vererek onlara ikramda bulunmuştur.
Allahu teala şöyle buyurmaktadır:
"Allah için tevbe ancak, bilmeyerek kötülük yapıp da hemen tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah onların tevbesini kabul eder."
Nisa,17
Yahya bin Muaz er-Razi rahimehullah, şöyle demiştir: “Aldanan kişi, vaktini boşa geçirip ömrünü heder eden ve nefsine karşı işlemiş olduğu bu cinayetin farkına varmadan ölen kişidir.”
Hiç şüphesiz Allah azze ve celle'nin kabul edeceği tevbe, kalbinin derinliklerinden gelen pişmanlık hissiyle yapılan tevbedir. Böylelikle kul yapmış olduğu bu tevbeyi temizlenme ümidi ve ömrünün geri kalanını yeni bir yolda ilerleme düşüncesiyle yapar.
Böyle bir durumda, tevbesi için bir erteleme, ileriki vakitlere bırakma söz konusu olamaz. Karar verdiği yeni ve temiz hayatına vakit kaybetmeden, hemen adım atar. Dünyalık lezzet ve şehevi duygulara karşı mücadeleye hemen başlar.
Ebu Bekir el-Vâsıtı rahimehullah şöyle demiştir:
- Namaz vakti geldiğinde namazı eda etmekte,
- Ölünün defnedilmesinde
- Günah işlenmesi halinde tevbe etmekte...
Bunlarda acele etmek gerekir. Bu üç hasletin dışında, ağır hareket etmek güzeldir.
Her ne kadar islam dini aceleciliği yermiş kötü görmüş olsa da tevbe hususunda acele etmeyi ve hemen yapmayı emretmiş ve güzel bir haslet olarak görmüştür.