Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eric R. Kandel

Eric R. KandelBelleğin Peşinde yazarı
Yazar
8.9/10
38 Kişi
126
Okunma
27
Beğeni
2.725
Görüntülenme

Eric R. Kandel Sözleri ve Alıntıları

Eric R. Kandel sözleri ve alıntılarını, Eric R. Kandel kitap alıntılarını, Eric R. Kandel en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kurtlar Sofrası
Ancak zamanla fark ettim ki bilim sırf fikirler için duyulan tutkuyla değil, aynı zamanda meslek hayatlarının farklı aşamalarındakı insanların hırsıyla ve mücadelesiyle de dolu.
Sayfa 189
Nörotransmitterlerin keşfi
Almanya doğumlu olup Avusturya'da yaşayan fizyolog Loewi, kalp atış hızını denetleyen iki siniri, yani iki akson demetini incelemişti: Vagus siniri kalp atışını yavaşlatır, hızlandırıcı sinir kalp atışını hızlandırır. Kurbağa üzerinde yaptığı önemli bir deneyde Loewi, vagus sinirini tetikleyip aksiyon potansiyeli göndermesini sağladı; böylece kurbağının kalp atışı yavaşladı. Vagus sinirini harekete geçirdiği sırada ve hemen ardından, kurbağa kalbinin etrafındaki sıvıyı çabucak topladı; bu sıvıyı, ikinci bir kurbağının kalbine zerk etti. Ne çarpıcıdır ki ikinci kurbaganın da kalp atışı yavaşladı! İkinci kurbağanın kalp atışını yavaşlatmak için aksiyon potansiyeli falan gönderilmemişti, bunun yerine, ilk kurbağanıin vagus sinirinden salgılanmış bir madde, kalp yavaşlatma sinyalini iletmişti. Loewi ve Britanyalı farmakolog Dale, çalışmalarını sürdürdüler ve vagus sinirinin salgıladığı maddenin, basit asetilkolin kimyasalı olduğunu gösterdiler. Asetilkolin, nörotransmitter işlevi görür, uzmanlaşmış bir reseptöre bağlanarak kalbi yavaşlatır. Kalp atışını hızlandırmak üzere hızlandırıcı sinirden salgılanan madde, adrenalinle ilışkılı başka bir basit kimyasaldır. Otonom sinir sistemi nöronları arasında sinyallerin, özgül kimyasal transmitterlerle taşındığını gösteren ilk bulgulara ulaştıkları için, Loewi ve Dale 1936 yılında Fizyoloji-Tip Nobel Ödülü'nü paylaştılar.
Sayfa 126
Reklam
Uzun süreli bellek oluşumunda sinaptik nöroplastisite ve genlerin rolü
Serotonin, duyu nöronu üzerine etki eder, böylece dairesel AMP miktarı artar, protein kinaz A ve MAP kinaz çekirdeğe girerek CREB'i etkinleştirir. CREB'in etkin hale gelmesi ise, hücrenin işlevini ve yapısını değiştiren genlerden protein sentezlenmesine yol açar.
my central premise is that although the reductionist approaches of scientists and artists are not identical in their aims—scientists use reductionism to solve a complex problem and artists use it to elicit a new perceptual and emotional response in the beholder—they are analogous.
Sanatçının gözünde yaratıcı süreç yoruma dayalıdır, seyirci açısından ise yorumlama süreci yaratıcıdır.
Sayfa 26
Belleğin sürmesini sağlayan bağlantılardır.Burada okuduğunuz bir şeyi hatırlarsanız ,bunun nedeni okumaya başlamadan önceki haline göre beyninizin hafifçe değişmiş olmasıdır.
Reklam
different mechanisms underlie short- and long-term memory storage. a single sensory neuron from the siphon skin connects to a motor neuron that innervates the gill. short-term memory is produced by a single shock to the tail. this activates modulatory neurons (in blue) that cause a functional strengthening of the connections between the sensory and motor neurons. long-term memory is produced by five repeated shocks to the tail. this activates the modulatory neurons more strongly and leads to the activation of CREB-1 genes and the growth of new synapses.
"Çoğu insanın bozukluk olarak görebileceği semptomlar yaşayanların bir çoğu, şaşırtıcı şekilde bu yönlerinin olduğu gibi kalmasını tercih edebilir. Benlik duygumuz öylesine güçlü ve köklü olabilir ki, benliğimizin bize acı veren yanlarından dahi vazgeçmek istemeyebiliriz. Bu tür rahatsızlıklara yönelik tedaviler çoğu zaman benlik duygusundan ödün verilmesine neden olur."
Sayfa 21 - Kolektif kitapKitabı okudu
Biyoloji, gerçekten sınırsız olasılıkların olduğu bir alan. En şaşırtıcı bilgileri bize sunmasını bekleyebiliriz; yirmi otuz yıl içinde önümüze ne gibi yanıtlar çıkaracağını tahmin edemeyiz... Öyle ki bu yanıtlar belki de, bizim hipotezlerimizin suni yapılarını yerle bir edecek. Sigmund Freud, Haz İlkesinin Ötesinde (1920)
Sayfa 79
Bilim nasıl olmalı
Popper'a göre, Eccles'in kendinden hoşnutsuz olmasına gerek yokmuş. Eccles'in laboratuvarına gitmesini, elektriksel iletim konusuyla ilgili fikirlerini ve bu görüşü çürütebilecek deneyleri geliştirmesini istemiş; böylece gerektiği takdirde, elektriksel iletim fikrini bizzat kendisi çürütebilirmiş. Eccles daha sonra bu karşılaşma hakkında şunu yazmıştır: Benim için bilimsel araştırmanın özü olan şeyi Popper'dan öğrendim; hipotez ortaya koyarken düşünceler üretilmeli, yaratıcı olunmalı, sonra da bunlara şiddetle karşı çıkılmalı, hem mevcut tüm bilgilerden faydalanılmalı hem de deneylerle saldınlar düzenlenmeli. Aslında ondan, sevilen bir hipotezin çürütülmesinden keyif almayı bile öğrendim çünkü bu da bilimsel bir başarıdır ve bir hipotezin çürütülmesiyle çok şey öğrenilebilir. Popper'la ilişkim sayesinde, genelde bilimsel araştırmalarla bağdaştırılan katı geleneklerden kurtulup büyük bir özgürlük duygusu tattım.... İnsan bu kısıtlayıcı dogmalardan yakasını kurtardığı zaman, bilimsel araştırma, yeni bakış açıları kazandıran heyecan dolu bir serüvene dönüşüyor; bana kalırsa bu tutum, o zamandan beri kendi bilimsel yaşamımdan dışarıya yansımıştır.
Sayfa 133
Reklam
Bilimle ilgili bir fikir uyuşmazlığından doğan tartışmalar, Golgi vakasında olduğu gibi, bazen kişisel ve neredeyse kindar bir nitelik kazanır Bu gibi tartışmalar, bilimciler arasında rekabetin özellikleri olan hırsın, kibrin ve kindarlığın da, tıpkı cömertlik ve paylaşım gibi mevcut olduğunu gösteriyor. Bunun sebebi açık. Bilimin amacı, dünyayla ilgili yeni gerçekleri keşfetmektir, keşif yapmanın anlamı, ayrıcalık kazanmak, hedefe ilk varan kişi olmaktır. İyon hipotezini oluşturan Alan Hodgkin'in, kendi yaşamöyküsüyle ilgili denemesinde belirttiği gibi, "eğer katışıksız bilimciler sırf merak duygusuyla hareket etse, üzerinde çalıştıkları sorunu başkası da çözse yine tatmin olurlardı; fakat olağan tepkileri öyle değildir." Akranlan arasında tanınmak ve onların saygısını kazanmak, ortak bilgi ambarına özgün katkılar yapanlara nasip olur sadece. Bu yüzden Darwin şöyle demiştir: "Doğa bilimlerine duyduğum aşka (...) bilimci yoldaşlarımın saygısını kazanma hırsı destek olmuştur."
Sayfa 99
Psikopati üzerine yürütülen çalışmalar, onun temel olarak iki belirleyici özelliği olan bir duygusal bozukluk olduğunu gösterir; bu özellikler antisosyal davranış ile diğer insanlarla empati kuramamadır. İlki korkunç suçlar işleme, ikincisiyse bu suçlarla ilgili vicdan azabı duymama sonucunu doğurabilir.
Bilinçli (Açık) ve Bilinçsiz (Örtük) Bellek
Bilinçli bellek(açık bellek); insanların, mekanların, nesnelerin, olguların ve olayların bilinçli bir şekilde anımsanması demektir. Bilinçsiz bellek (örtük bellek); alışmanın, duyarlılaştırmanın, klasik koşullanmanın, ayrıca bisiklet sürmek ya da tenis topuyla servis atmak gibi algısal ve motor yetilerin altyapısını oluşturur.
Depresyonun beyne verdiği hasar, hipokampusun yeni hücre üretme yetisi onarılarak giderilebilir.
Yedi farklı dil konuşup hiçbirinde derdini anlatamayan tek adammış.
Sayfa 57
160 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.