Başından sonun kadar hissettiğim şuydu: Bu kalem olur, değişik öyküler yazar, okuruz.
Ama bence bu kitabı olmamış. İçinde iyi öyküler de vardı. Lakin çalakalem yazılmış öyküler ağırlıktaydı. İnanıyorum ama daha iyilerini yazar bu kalem. Şimdilik görüşlerim böyle.
Yazarın ikinci öykü kitabı bildiğim kadarıyla. İlk kitabını okurken beğendiğim hoş göndermeler, tarihe gitmeler, kafası karışık haller gibi çılgın tutumlar olması dolayısıyla beğenmiştim. Bu kitapta ise bazı öykülerin kafası baya baya karışık. Ancak bir kaç tanesi baya iyi. Bulmanız gereken şeyi öykü içinde buluyorsunuz. Hatırladığım kadarıyla ilk Kitabın devamı niteliğinde, aynı kurgu bağlamında öyküler de var. Bu bir risk olmasına rağmen denge'yi tutturmuş gibi görünüyor.
En beğendiğim öykü isimleri:
Hepimizden korkuyorum.
Devri daim
Yeşil yol
Öncelikle beni kandırıp kitabı satın aldıran yazarı tebrik ederek sözlerime başlamak istiyorum. Belkide bu başlangıç çok klişe olmuştur; ancak umurumda değil zira herhangi bir iddiam yok. Bu kitabın ilk 80 sayfasını okumak yerine gökyüzüne baksanız daha faydalı bir iş yapmış olursunuz. Bulutların şeklinden çıkartacağınız anlamlar kitapta yazanlardan daha değerli olacaktır. Ya da geceleyin yıldızları arasına saçma, anlamsız çizgiler çekerek oluşturduğunuz hiç ayıya benzemeyen büyük ayı daha anlamlı olabilir. Son 20 küsur sayfası ise en azından televizyonda kadın programı diye isimlendirilen beyin emici programlardan daha iyi diyebilirim. Hadi hakkını yemeyelim hikayeler ordan burdan çalıntı da olsa bağımsız olayları birbiriyle güzel bağladığı kısımlar var. Hem bu çalma işini sahiplik katarak yapmıyor. Sonuç olarak 80 sayfasına - 2 kalanına 6 puan vererek totalde 4 puanlık bir kitap diyelim.