Esra Dicle Başbuğ

Esra Dicle BaşbuğResmi İdeoloji Sahnede yazarı
Yazar
Derleyen
9.0/10
1 Kişi
4
Okunma
2
Beğeni
654
Görüntülenme

Hakkında

1980’de İstanbul’da doğdu. 2002 yılında Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu; burada yüksek lisans ve doktora eğitimlerini tamamladı. Edebiyat kuramları ve eleştiri, ideoloji ve edebiyat, modern Türk tiyatrosu üzerine çalışmaları çeşitli dergilerde yayımlandı. 2003-2008 tarihleri arasında Kadir Has Üniversitesi’nde Türk Dili dersleri verdi, 2005 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi’nde Türk Dili dersi okutmanlığı görevini sürdürüyor.
Unvan:
Yazar
Doğum:
1980

Okurlar

2 okur beğendi.
4 okur okudu.
5 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Ülke modernleşmesinin ve ekonomik bağımsızlığın sağlanmasının köylerden başlayacağını düşünen Kemalist seçkinler, ivedilikle yürütülmesi gereken sanayileşme atılımları için özel teşebbüsün yetersiz kaldığını görünce harekete geçerler. Bu süreçte öncelikle köyün sorunları tespit edilir. Köyün imarının sağlanması ve tüm sorunların kaynağı olarak gösterilen köylünün eğitimsizliğinin giderilerek köylünün yetiştirilmesi, köy kalkınma projesinin iki ana hedefi olarak belirlenir. Bu sorunlarin çözümünde köylülerin ve şehirlilerin devlete topyekün destek vermesini sağlamak ve onları harekete geçirmek için köylüyle şehirli arasında var olan uçurumu kapatmak ve köylünün saf Türk ırkının değerlerini taşıdığını ileri sürerek köylüyü motive etmek amaçlanır. Kemalizmin halkı sınıfsız, imtiyazsız, eşit bir kitle olarak tanımlamasına paralel olarak o zamana kadar yönetimler tarafından hep mağdur edilmiş, hakkı yenmiş, küçümsenmiş olan köylünün herkesle eşit hak, imkan ve fırsatlara sahip hale getirileceği belirtilir. Halkevleri ve Halkodalarının köycülük şubeleri bu süreçte köy ve devlet arasındaki iletişimin sağlıklı olarak kurulması, köyün teşkilatlandırılması, köyün çocuk ve gençlerinin eğitimi, köylünün hurafelerden, eski ve verimsiz tarım ve hayvancılık yöntemlerinden kurtarılarak bilimin ışığında yeniden yapılandırılması, köylünün sanattan spora birçok alanda kendisini geliştirmesi, meslek edinmesi, bütün bunlarla birlikte köylünün devletine karşı vazifelerinin de bilincine varması gibi konularda önemli rol oynar.
Sayfa 213 - İletişim Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
Reklam
Kemalizmin köycü söylemi tam da bu köylü algısını yıkmak ve köylünün hak ettiği değeri görmesini sağlamak üzerine kurulacaktır. Bu amaçla köylünün Türk milletinin özünü oluşturduğu belirtilerek onun üretim gücü, çalışkanlığı, bilime yatkınlığı, dürüstlüğü, cesareti, vatana bağlılığı yüceltilir. 1930'larda birçok köycü, ulusal kültürün saf ve tamamen korunmuş olarak bulunduğu yerlerin köyler olduğunu vurgular. Nitekim ulusal kültürün özünün köylerde bulunduğu inancı, sadece Cumhuriyet'in değil pek çok milliyetçi söylemin parçasıdır.
Sayfa 227 - İletişim Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
Yeniliği, gücü ve ilerlemeyi temsil eden gençlik, devletler için önemli bir kitledir; faşizm, Nazizm, komünizm gibi siyasi yönetimlerin ve ideolojilerin sembolü olur. Mussolini döneminde İtalya'da gençlik "kahraman ruh" olarak ifade edilirken faşizm ve gençlik özdeşleştirilir; faşizm, gençlik, güzellik, ateş ve harmoni olarak tanımlanır. Parti ve rejim tarafından bedenleri ve zihinleri terbiye edilen, atletik, savaşçı, zeki ve ulusçu olarak çizilen gençlik, ulus-devletin simgesi, rejimin garantisi haline getirilir. faşizm, gençlik, güzellik, ateş ve harmoni olarak tanımlanır. Parti ve rejim tarafından bedenleri ve zihinleri terbiye edilen, atletik, savaşçı, zeki ve ulusçu olarak çizilen gençlik, ulus-devletin simgesi, rejimin garantisi haline getirilir.
Sayfa 105 - İletişim Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
Yeni bir ulus yaratma sürecinde tarih, dil, mitoloji, din, kültür, hukuk, eğitim, ekonomi vb. unsurlar devlet tarafından modernleşme araçları olarak kullanılır. Sanayileşmiş bir ekonomi, tek tip bir eğitim, modernleştirici ideolojiyi yayacak entelektüel sınıf, devlet otoritesini tesis eden hukuk, halkı bir bütün halinde örgütleyen ve yöneten tek parti tek lider anlayışı ve tüm bunları bir arada tutan ve aynı amaca yönlendiren resmi ideoloji-kemalizm, yeni modern ulus devletin temel dinamikleridir. Bu doğrultuda altı okla kendisini tanımlayan, kemalist ideoloji, milliyetçilik ilkesiyle diğer milletlerden farklı ve üstün, kendi içinde ortak ve dayanışmacı bir millet oluşturmayı amaçlıyordu. Halkçılık, halkı farklı sınıflardan oluşmuş olarak değil, Türk halkının bireysel ve toplumsal hayatındaki iş bölümünün gereklerine göre çeşitli mesleklere bölünmüş bir topluluk olarak ele alıyordu. Bu ilke gereği devlet de yeniden bölüşümcü bir toplumsal düzen tesis etmekle görevlendiriliyordu. Laiklik ilkesiyle din bir vicdan meselesi haline geliyor, devletin kontrolünde bir din anlayışı yerleşiyordu. Devletçilik ilkesi gereği devlet, elinde bulundurduğu ve müdahale edebileceği her türlü ekonomik gücü dağıtan bir kaynak görevi üstleniyordu ve bu yetkiyi milli bir burjuvazi yaratmak yönünde kullanıyordu.
Sayfa 55 - İletişim Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
Ulus-devletlerin yapılanmasında en önemli aşamalardan birisi de köklü ve güçlü bir geçmişin inşaasıdır. Bir milletin tarihi ortak bir geçmiş, ortak bir yurt ve ortak bir dil vurgusuyla kurulur. Milletin üyelerinin; güçlü geçmişleri, anayurtları ve köklü dilleriyle gurur duymaları sağlanır. Şanlı bir tarih vurgusu ve devlet geleneği milletin, sonrasında başka yerlerde millet olma ve devlet kurma süreçlerinde öncülük ettiğini de gösterir. Köken, soy, göç, kahramanlar ve azizlerle "altın bir çağ" vurgusu yapılır. Dolayısıyla bahsedilen unsurlar üzerinden tutarlı bir mitolojik ve sembolik söylem üretilerek milli birliğin koşulu sağlanmış olur. Bu bilinç etrafında birleştirilen halka; tarihi, anayurdu, dili, kimliği, diğer medeniyetlerden farkını öğreten tarihyazımı, gündelik pratikler içinde de kendisini üretir. Resmi tarih söylemine bağlı olarak gündelik hayat içinde üretilen normlar, değerler, davranış şekilleriyle halk kuşatılır ve koşullandırılır. Kemalizmin resmi tarih söylemi de bu doğrultuda gelişmiştir.
Sayfa 21 - İletişim Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
253 syf.
9/10 puan verdi
Nazım Hikmet Ran'ı tiyatro üzerinden okuyup yeniden değerlendiren güzel bir içeriğe sahip Esra Dicle Başbuğ eseri. Hem felsefi boyutunu ele alarak metin-tür karşılaştırması yaparak başlıyor Nazım Hikmet okumalarına. Hem de Yusuf ile Menofis ve Ferhat ile şirin oyunlarıyla Nazım hikmet'in toplumcu-gerçekçi tavrını derinlemesine irdeliyor. Çok
Ben Yüz Çiçekten Yanayım...
Ben Yüz Çiçekten Yanayım...Esra Dicle Başbuğ · İmge Kitabevi · 20201 okunma
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
137 günde okudu
Tiyatro, Kemalizm, Eğitim
1930'lu yılların tiyatro anlayışını ve genel eğitim anlayışını Esra Dicle Başbuğ çok iyi bir şekilde anlatmış. İdeolojik aygıtların eğitimde ve tiyatroda nasıl kullanıldığını kitap gözler önüne seriyor. Özellikle Osmanlı imparatorluğunun tiyatro oyunlarında ötekileştirilmesi, Kemalizm kullanılarak ulus devlet yapısının nasıl oluşturulduğu ve devlet anlayışının o dönemlerden yüceltilmesi kitapta çok güzel bir şekilde anlatılmış. Her Tarih okuyan kişinin okuması gereken eserler listesine girmesi gereken bir kitaptır.
Resmi İdeoloji Sahnede
Resmi İdeoloji Sahnede
Resmi İdeoloji Sahnede
Resmi İdeoloji SahnedeEsra Dicle Başbuğ · İletişim Yayınları · 20134 okunma