Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Estela V. Welldon

Estela V. WelldonAnne: Melek mi, Yosma mı? yazarı
Yazar
8.4/10
12 Kişi
57
Okunma
6
Beğeni
908
Görüntülenme

Estela V. Welldon Gönderileri

Estela V. Welldon kitaplarını, Estela V. Welldon sözleri ve alıntılarını, Estela V. Welldon yazarlarını, Estela V. Welldon yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Schafer;
Freud, anneler hakkında uzun uzadıya düşünmeye hazırlıklı değildi... Kadınların öznel yaşantılarına hiçbir zaman sürekli bir ilgi göstermedi. Kadının kendi dişiliğine ve değerlerine ilişkin olumsuz duyguları dışında, özellikle de oğul tarafından sevilme ve hamile bırakılma gibi telafi etmeye yönelik özlemler dışındaki konularla ilgilenmedi. Anlaşılan kendi içindeki babayı, hadım ediciyi ve diğer erkekleri tanıyor, ama anneyi ve kadını tanımıyordu.
Hem fahişelerin hem de onlara düşkün erkeklerin sorunlarının kökü aynıdır: Yaşamın ilk devrelerindeki hatalı annelik.
Sayfa 34
Reklam
Kadınlara hiç mi hiç güvenmemesi, annesinin onu terk etmesiyle ilgiliydi.
Sayfa 146Kitabı okudu
Sapkınlıktaki düşmanlık, sapkınlığı oluşturan eylemlerde gizli bir hayali intikam biçimini alır ve çocukluk travmasını yetişkinlikteki zafere dönüştürme görevi görür.
Erkekte ve kadındaki sapkın eylemler arasındaki başlıca farkın amaç olduğunu gözlemledim. Erkekte edim, dışarıdaki bir yarı-nesneyi hedef alırken; kadında, ya kendi bedenine ya da kendi yarattığı nesneye, yani bebeğine yöneliktir.
Böylece, kız çocuğun doğumu, annede, kendi doğumunun kendi annesinde yarattığı tepkinin aynısını yaratabilir.
Reklam
ilk nesne ilişkileri
Erkeğin bebeklik dönemindeki ilk nesne ilişkileri karşı cinsledir. Bu durum, onun yaşamının ileriki devrelerinde kadınlarla ilişkilerinde bir bildiklik ve rahatlık duygusuyla hareket etmesine olanak verirken, kadın Ödip öncesi dönemde babasından uzak olması sonucunda erkeklerle ilişkilerinde zorluklar yaşayabilir.
...bir erkek için cinsel birleşme neyse, bir kadın için hamilelik ve doğum odur.
''Kadınlar'' böyle şeyler yapabilirdi, ama ''anneler'' yapamazdı. Oysa elbette bu kadınlar öncelikle -kimi yalnızca rastlantı eseri anne olmuş- kız çocuklardı. Bence, kadınlara doğru tanı konamamasının nedeni, kısmen, toplumun anneliği yüceltmesi, anneliğin herhangi bir olumsuz yönü olabileceğini kabul etmemesiydi.
Sayfa 27
"aşkın mutluluğunu yaşamak için insan hassas olmalı ve güvenebilmelidir; ben bunları yapamayacak kadar çocuksu ve bencilim."
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
O zamanlarda psikanalitik fikirler dünyası erkeklere aitti; fallusun üstünlüğü, sınırsız, kuşku götürmez ve çürütülemez biçimde kabul görmüştü. Bu kadınların kendi alanlarına ilişkin fikirleri daha önce erkeklerin söylediklerine kıyasla çok daha ileri düzeyde ve yenilikçi olduğu halde, geleneksel psikanaliz onların söylediklerinden hiç etkilenmemiş görünüyordu. Bu görüşler, psikanalitik hareket içinde pek az ilgi gören ve gün ışığına çıkmayan çalışmalar olarak kaldılar. Aslında kadın psikanalistler, kendi alanlarında "ikame anne" ve hastabakıcı gibi çalışmakla görevlendirilmişti; yeni kuramlar öne sürmeleri beklenmiyordu. Penis, anatomik bir gerçeklik olarak kabul edilirken, tüm gücün atfedildiği kapsayıcı bir simge olarak "fallus" terimi kullanılırdı; erkeklerin düşün ve felsefe dünyasında öyle bir egemenlik vardı ki fallusun üstün gücünü kabul etmek doğal bir hal aldı. Kadınların fikirleri, psikanaliz dünyasından değil, kadın hareketinden gelen baskıların bir sonucu olarak ancak son yirmi yılda yeniden canlandı. Bundan önce kadınlar, erkek efendilerinin kuramlarını dinlemek ve onlara boyun eğmek zorundaydılar. Bu alanda çalışan birçok analist, hala, Freud ile Jones arasında kadın cinselliği konusundaki anlaşmazlıklara göndermeler yapıyor; kadın çağdaşlarının fikirlerini, yadsımayla ve buyurgan bir kayıtsızlıkla karşılıyorlar.
''Erkeğin entelektüel başarısı onun toplumsal cinsiyetiyle tutarlı görülürken, koşut durumlardaki kadın kendini bir çatışma içinde bulur; zihnini başarılı biçimde kullanmak ve bedeni kullanmakla bağlantılı görünen kadınlığın çatışmasıdır bu. Bu gibi durumlarda kadın, zihniyle kadınlığı arasında bir parçalanma süreci yaşar.''
Lacan'ın "Kadın Yoktur" teorisi
''Bu tepki farklılığını yaratan, toplumun, kadını tam bir insan olarak görememesidir. Kadın, bir yarı nesne, yalnızca erkeğin sapkın tasarımlarına yarayan bir kap olarak görülür.''
''Toplum annelerden, sanki ellerinde onları önceki çatışmalarından kurtarmakla kalmayıp, anneliğin ortaya çıkardığı yeni acil durumlarla becerikli, doğru ve usta bir biçimde başa çıkmalarını sağlayacak sihirli bir değnek varmış gibi davranmasını bekler.''
''Gelişigüzel cinsel ilişkiye girme konusunu anlamak için, cinselliği bir yana bırakmamız ve bu genç kadınların bedeninin zihinsel simgeleri hakkında bilgi edinmemiz gerekir. Bu simgeler, kızların bebekken annesiyle arasında Früstrasyon (doyumsal yoksunluk) yaratan yaşantılarla bağlantılıdır. Gelişigüzel cinsel ilişki, temelde nesne ilişkileri yaratmak üzere bulunan karşı konmaz ve yanıltıcı bir girişimdir ve başarısız olmaya mahkumdur, çünkü genç kız kendisini gerektiği gibi beslemediğini hissettiği annesiyle aralarında düş kırıklığı yaratan bir yaşantıdan kaçmaktadır. şimdi, annesiyle bağlantısında eksik olan şeyi, karşı koyamadığı bir biçimde ve hiç ayrım yapmadan erkeklerde aramaktadır. Bu nedenle de daha yaşayacağı çok Früstrasyon vardır. Bunların kökleri, iki farklı kaynaktadır: gerçek anne ve simgesel baba/anne. Bu gibi yaşantılar, genç kızların ergenlikte karşılaştığı bir çatışmanın aşırı durumlarıdır.''
162 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.