Engellilik ile yoksulluk arasındaki ilişkide ikinci görüş, birincisinin tersini söylemektedir: Yoksulluk, engelliliğe sebep olmaktadır, yani engellilik bir sonuçtur. Buna göre yoksul olmak, kötü beslenme, zor ve tehlikeli işlerde istihdam edilme, sağlık hizmetlerine erişmede sorunlar, doğum öncesi-sonrası bakım yetersizliği gibi risklerle muhatap olmak anlamına gelebilmektedir ki, bu durum engellilik kapısını da aralayan bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla yoksul olmak demek, sağlıksız olabilmek demektir. Zira yoksulluk yetersiz beslenmeden dolayı hastalıklara ve de kronik hastalıklar ve dolayısıyla engelli olabilmeye kapı aralamaktadır. Yapılan araştırmalar da engellilerin çoğunun toplumlardaki yoksul kesimler den olduğunu göstermektedir.
Zira günümüzde "tecrübe işe yaramamaktadır. Halbuki geçmiş toplumlarda yaşlı, tecrübesinden dolayı yönetmeye layık kişi olarak addedilmektedir ki "yaşlılar hükümeti" ya da "yaşlılar yönetimi" şeklindeki kavramlar, bunun için kullanılmaktadır. Dolayısıyla geçmiş toplumlarda sahip oldukları bilgiye istinaden yaşlı kıymetlidir; tecrübeleri, tarımda, zanaatta, barınmada ve birçok konuda bilgi aktarımı sağlamaktadır. Fakat bilim ve teknolojinin de gelişmesi ile "hafıza depolayıcı aletler", yaşlıların yerini almaya başlamıştır. Böylece yaşlılar değersiz hale gelmiştir.
Dolayısıyla, Sennett'in "yeni kapitalizm", Berman'ın "akışkan modernlik" olarak nitelendirdiği günümüz dünyasında, "tecrübe" önemini yitirmektedir. Çok hızlı bir değişim olduğu bu dönemde, insanların devamlı kendilerini yenilemeleri gerekliliği üzerinde durulmakta; bu nedenle tecrübe geçmişteki mana ve önemini kaybetmektedir.
Sosyal bilimlerin iki önemli alanı “Sosyal Politika” ve “Ahlak” konuları Faruk Taşçı’nın doktora tezinde bir araya gelmiş ve ortaya “Sosyal Politika Ahlakı” çıkmış.
Sosyal politika ile ahlak arasındaki ilişkisi üzerine bina edilen kitap, Türkiye’de alanında nadide bir yere sahip diyebilirim. Çünkü sosyal politika ve ahlak arasındaki ilişkinin
Ülkemizde “sosyal politika” gün geçtikçe önemini artırıyor. Sosyal politika denildiğinde sadece çalışma hayatının anlaşılması anlayışı bütün dünyada geride kalırken sosyal politikanın içerisine; yoksullar, engelliler, yaşlılar, göçmenler, kadınlar, gençler, aile, STK’lar ve daha birçok aktör ve kavram dahil olmakta.
Türkiye’de Sosyal Politika Aktörleri ise beş bölümde bu aktörleri inceliyor. Birinci bölümde ele alınan ve sosyal politikanın başat aktörü olan devlet, ikinci bölümde yerel yönetimler, üçüncü bölümde aile, dördüncü bölümde sivil toplum kuruluşları ve son bölümde işletmeler irdeleniyor.
Aktörleri açısından sosyal politika uygulayıcılarının incelendiği kitabın başlıklarına baktığımızda ise eleştirel bir bakış dikkati çekiyor. Konuyla ilgilenen araştırmacılar için farklı pencereler sunan kitap bu özelliği ile yapıcı eleştiri konusunda da örnek alınması gereken nüveler sunuyor.
Sosyal Politikalarda Can Simidi; Sosyal Yardım, özellikle bu alanda çalışan öğrenci ve akademisyenler için önemli bir indeks sunuyor. Konu ve alanla ilgili temel kavramlarla birlikte kavramsal çerçevenin de sunulduğu kitap, sosyal yardım alanında derli toplu ilk çalışmalardan da birisi.
Kitabın benzerlerinden ayırt edici özelliği ise; Türkiye’de Sosyal Yardımlar’ın anlatıldığı dördüncü kısmı. Yayınlandığı tarih itibariyle günümüzü çokça irdelemeyen kitap, ülkemizdeki sosyal yardımları “1923-1980” ve “1980 Sonrası” olmak üzere iki başlıkta ele alıyor. Bir sonraki baskısında 2000’ler sonrasını da özel olarak incelemesi beklenebilir.
Sosyoloji, sosyal hizmet ve sosyal politika öğrencilerinin altını çizerek okuyacağı bir kitap olduğuna şüphe yok. Ayrıca kitap konuyla ilgilenen araştırmacılar içinde önemli bir kaynakça sunuyor.
Sosyal YardımFaruk Taşçı · Nobel Akademik Yayıncılık · 20101 okunma