Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ferit Salim Sanlı

9.8/10
5 Kişi
19
Okunma
2
Beğeni
1.787
Görüntülenme

Ferit Salim Sanlı Sözleri ve Alıntıları

Ferit Salim Sanlı sözleri ve alıntılarını, Ferit Salim Sanlı kitap alıntılarını, Ferit Salim Sanlı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkeş'in basında "Nasır" benzetmelerine karşın açıklaması:
Türkeş bu hususta, hatıralarını konu alan eserde, "Nasır" benzet­mesi üzerine sorulan soruya şu cevabı vermiştir: "Evet, bu devamlı işlendi. Benim diktatörlük istediğim, demokrasiye karşı olduğum şeklinde propoganda yapıldı. Halbuki ben daha ilk aylardan itibaren siyasi bir parti kurma çalışmalarına başladım".
DP'nin üst kademesini Isvicre'ye sürgüne gönderilmesi fikri:
Türkeş, o sıralarda Harp Okulu'nda "nezaret" altında olan Adnan Menderes'in ve DP ileri gelenlerinin müstakbel durumunu Gürsel'le görüştüğünü ifade etmiştir. Türkeş'e göre, Gürsel'in Men­deres' e bakış açısı olumludur ve Ethem Menderes' e gönderdiği mek­tup da bunun önemli bir nişanesi durumunda olmuştur. Türkeş'in aktardığı veçhiyle, bu görüşmede Cemal Gürsel, Türkeş'e fikrini sormuş ve kendisi de "DP ileri gelenlerini İsviçre'ye gönderelim" yanıtını vermiştir. Gürsel'in bu teklifi müspet karşılaması üzerine Türkeş'e krini sormuş ve kendisi de "DP ileri gelenlerini İsviçre'ye gönderelim" yanıtını vermiştir. Gürsel'in bu teklifi müspet karşılaması üzerine Türkeşi Sarper'i işin "diplomatik" kısmını çözmek üzere görevlendirmiştir.
Reklam
147 öğretim üyesinin üniversitelerden uzaklaştırılması:
27 Ekim 1960 tarihi itibariyle, 147 öğretim üyesi üniversite­ deki görevlerinden "affedilmiştir". Öğretim elemanlarının, görev­ den uzaklaştırma nedenleri arasında "unvanların ticari ilişkilerde kullanılması, uzun süreden beri kitap yazmama, öğrencisi ile ilişkisi olan, homoseksüel" gibi muhtelif maddeler gerekçe gösterilmiştir. Bu tasfiyede Türkeş grubuna yönelik "anti-masonik" ve "gayri-müslim" düşmanlığı güdülerinin ön planda olduğu doğrultusunda eleştiriler mevcut olsa da, esas prensibin, öğretim üyelerinin Halk Partisi ile olan münasebetleri olduğuna yönelik değerlendirme daha akla yat­kın gelmektedir.
Türkeş'i Abdulnasir'a benzeten dönemin gazete manşetleri:
Türkeş, Necip'in Nasır'ı durumundaydı", "Türkeş'in mazisi de ön plana çıkarılarak, bilhassa yurt dışında bir Nasır imajı oluşturuldu(Milliyet), "Türkeş'in İstifası", 24 Eylül 1960; "Yabancı gazeteciler Türk İhtilalinin Nasırı olarak Türkeş'i buldular", (Akis, 26 Şubat 1962) "Türkeş Nasır vari bir şekilde komünist düşmanı bir sosyalizm ve İslamla mezcedilmiş bir Türk milliyetçiliği aramıştır"(Yeni Gazete) , Haziran 1967: Orhan Erkanlı: "Türkiye'de bir Nasır yaratma ihtiyacı doğdu ve Türkeş bu ihtiyaçla özdeşleştirildi" Bir Ihtilal Fikrine Karşıyız", 06.08. 1962, "Yunan basınına göre Nasır olmaya çalışan adam"(Milliyet) "Türkeş ve Esin Edirne'ye Geldi", 22.03.1963; "Türkeş ve arkadaşlarının programı totaliter bir programdır, Nasırdan mülhemdir",
Alparslan Türkeş, kongre açılış konuşması
"İçimizde Tanrı Dağı’ndan taşıdığımız Ergenekon settini eriten ateş, gönlümüzde, zihnimizde Hira Dağı’ndan doğan güneşin ışığı var. Biz Müslüman Türk’ün öz nizamını, milli nizamı temsil eden hareketiz. İslam imanı ve fazileti, Türklük gurur ve şuuru, Türk harsı ile XXI. Yüzyıl medeniyeti feza, atom, elektronik çağın yeni Müslüman Türk medeniyeti; davamız budur. Bu gaye ile iktidara talibiz…"
Sayfa 395 - ötüken, birinci basım, 2019, istanbul
Türkeş'in komando kampı programı
03.30- kalkış ve temizlik/ 03.30-03:45- içtima ve iyi günler/ 03:45-03:50- kamp yemini/ 03:50-04:15- sabah namazı/ 04:15- 05:30- koşu, kültür fizik/ 05:30-06:30- sabah kahvaltısı/ 06:30- 07:15- dinlenme/ 07:15- 08:45- judo, karate ve güreş çalışmaları/ 08:45- 09:45- yürüyüş/ 09:45-10:30- marş çalışmaları/ 10:30- 11:30- günlük aktüalite ve tartışmalar/ 11:30-12:15- öğle namazı/ 12:15- 13:00/ öğle yemeği/ 13:00-13:15- dini konularda sohbet/ 13:15- 14:15- ikindi namazı/ 14:15-16:00- judo, karate ve güreş çalışmaları/ 16:00-17:00- serbest dinlenme/ 17:00- 18:00- dini konularda sohbet/ 18:00-19:00- miting dağıtma ve düzenleme usulleri/ 19:00-20:00- akşam namazı ve yemeği/ 20:00-21:00- akşam yürüyüşü/ 21:00-21:20- yatsı namazı/ 21:20- 22:15- içtima, iyi geceler ve yatış
Sayfa 389 - ötüken, birinci basım, 2019, istanbul
Reklam
bu kadar basit işte bu mesele
Atsız, Dandanakan Savaşı’nın meydana geldiği 1040 senesini Türkiye’nin kuruluş tarihi saymaktadır. Selçukluların Gazneliler’i mağlup ettiği Dandanakan Savaşı’ndan sonra, Horasan’da bağımsız bir devlet kurduğunu ve Malazgirt Savaşı’ndan sonra meydana gelen “beyliklerin” “Türk devlet telakkisi” mucibince oluştuğunu ileri süren Atsız’a göre, bu “beylikler” Arap ve Acem tarihçilerinden “tevarüs” edilen “yanlış tarih mütalaası” sonucunda, müstakil bir devlet olarak addedilmiştir. Atsız’ın kronolojisine göre Türkiye’de; “1040-1249 arası Selçükler çağı, 1249-1336 arası İlhanlılar çağı, 1336-1515 arası Büyük Beylikler Çağı, 1515-1922 arası Osmanlılar çağı ve 1923’den itibaren Cumhuriyet çağı” başlamıştır ancak “devlet değişmemiştir”.
Sayfa 332 - ötüken, birinci basım, 2019, istanbul
Durum dergisi ayrıca AP içerisinde “müfrit” kanadı temsil ettiklerini ilan ettikleri Osman Yüksel Serdengeçti’yi; “yobaz, Yahudi düşmanı, İslamcı, ırkçı, Atatürk ve Balkanlı düşmanı” gibi sıfatlarla tenkit ederken, Osman Turan’ı da Türkiye’nin iç ve dış politikasını “din” esaslı belirleme mücadelesi içerisinde olmakla itham etmiştir.
Sayfa 361 - ötüken, birinci basım, 2019, istanbul
Menderes'in 60 ihtilalini kabullenişi:
O dönem AP milletvekili olan Tekin Erer'in "Yassıada ve Son­rası" başlıklı kitabında Türkeş tarafından detaylı bir şekilde anlatıl­ mıştır. Gazetede yayınlanan haberin aksine 28 Mayıs 1960 tarihinde beraberinde Sarper ve Albay Müçteba Özden ile Menderes'i ziyaret ettiğini belirten Türkeş, diğer iktibaslara ilave olarak, aralarında şu diyaloğun geçtiğini ileri sürmüştür: "Menderes'le karşılaştığımız zaman kendisine aynen şunları söyledim: Memlekette kardeş kavgasını ve partiler arasındaki çatış­mayı önlemek için ordu idareye el koymuştur. Sizin emniyetinizi temin bakımından misafirimizsiniz. Memleket idaresinde bize söy­leyeceğiniz bir sır ya da temenni varsa, bunu öğrenmek için fikrinizi almaya geldik. . . Menderes aynen şu cevabı verdi: 'Evvela Selim Sarper gibi dirayetli bir arkadaşımızı Hariciye Vekili yaptığınız için çok memnun oldum. Benim devlet idaresinde size söyleyeceğim hiç­ bir sır yoktur. . . Sizi tasvip ettiğimi, bu hareketinizi desteklediğimi halkın isterseniz yazılı olarak da beyan edebileceğim gibi, radyodan da millete açıklamaya hazırım"
Türkeş grubunun tasfiyesi:
Türkeş grubunun tasfiye edilmesiyle birlikte, Türkeş'e yakın olan müessese ve yayın organlarında da bir dizi değişiklikler yaşan­ mıştır. Tasfiyeden hemen sonra, Türkeş öncülüğünde kurulduğu vurgulanan ve "Başbakanlık örtülü ödeneğinden" pay aldığı iddia edilen "Türk Kültür Derneklerine'', "mahalli valilik ve kaymakam­lıklar" tarafından el konulduğu ve "şubeye sızmış olan müfrit cere­yanların" temizleneceği ilan edilmiştir. Türkeş'in öncülüğünde teşkil ettirilmiş bir diğer kurum olan "Öncü" gazetesinin sahibi Ziya Tansu ise, 13 Kasım günü Ankara'ya çağırılmış ve "gazeteyi" devret­ mesi kendisine telkin edilmiştir. Gazeteyi "devretmek" zorunda kalan Ziya Tansu, ilerleyen süreç içerisinde bu "devrin", "cebren" olduğunu ifade edecek ve özlük haklarının "gasp edildiğini" öne sürecektir. Ayrıca, 13 Kasım ile birlikte, Türkeş ve arkadaşlarının medyadaki en büyük "desteği" aldığı yayın organı olan "Havadis" gazetesinden "Peyami Safa " kovulmuş, Gökhan Evliyaoğlu ve diğer yazarlar ise etkisizleştirilmiştir
Reklam
Türkeş; “Türk milletinin dini İslam’dır. Her memlekette dini müesseseler çalışarak halkın manevi yönden moralini yükseltir. Türkiye’de din adamlarının, halkın manevi sıhhatini yükseltmek ve kalkınma seferberliğine katılmak görevleridir” demek suretiyle delegenin “mütedeyyin” duygularına hitap etmiştir.
Sayfa 294 - ötüken, birinci basım, 2019, istanbul
Kemal Fedai Coşkuner tarafından çıkarılan ve aşırı milliyetçi-muhafazakâr bir nitelik taşıyan “Fedai” mecmuası; “yalnız bir asker değil, Türk milliyetçiliğinin bir numaralı aksiyon adamı” olarak tarif ettiği Türkeş’in “ahlakçılık” ilkesini İslamiyet ile “açıkladığını” ve “eski gelenekleri İslam tornasından geçirmek” idealini taşıdığını iddia etmektedir. Her ne kadar bu tanımlama, yapıldığı dönem itibariyle “abartılı” görünse de, ileride tafsilatına girileceği üzere, 9 Işık’ın “ahlakçılık” ilkesi zaman içerisinde revize olarak “seküler” tondan, “İslami” bir çerçeveye dönüşecektir.
Sayfa 243 - ötüken, birinci basım, 2019, istanbul
Erkanlı’nın 1 Temmuz 1961 tarihi itibariyle yazmış olduğu raporda şayet Yassıada yargılamaları sonucunda idam cezaları verilirse, bu cezaların “müebbet hapis” cezasına geçirilmesi gerektiği savunulmuştur. Dönemin İngiliz belgelerine müracaat edildiğinde, İngilizlerin Cemal Gürsel’e, “idam cezalarının tatbik edilmemesi adına” bir mektup yolladığı zikredilmektedir. Nitekim o dönem Yeni Delhi Büyükelçisi olan Mustafa Kent de, Türkeş’ten “idam cezalarının” olmaması adına ikazda bulunmasını rica etmiştir
Sayfa 185 - ötüken, birinci basım, 2019, istanbul
aynı terane
“Bundan sonra milletimizin mimarı olacağız, bugüne kadar el atılmamış davalara el atacağız… Yıllardan beri bir tarafa atılmış memleket davalarını halledebilmek için arzu duyuyoruz. Biz ihtilali üç beş kişiyi bir kenara atmak için değil, memleketimizin temel davalarına çözüm bulabilmek için yaptık… Yıllardan beri politikacılar birbirine düştü… Yalnız menfaat kapılarını çalan politika simsarlarının elinden milleti kurtarmak adına bu ihtilali yaptık. Memlekette taraflı, gayrı adil bir idare vardı. Sadece 1950-1960 değil… Zaman tahdidi ile konuşmuyorum. Yıllardan beri idareciler milleti ihmal ettiler. Kendi hasis dertlerine düştüler… Milli Birlik Komitesi hiçbir vatandaş kitlesine düşman değildir. İlk günlerde bir kısım vatandaş ihtilalin tarafsızlığını anlayamadılar. İhtilal vatandaşları birbirine kaynaştıracak ve tarafsızlığını muhafaza edecektir.”
Sayfa 126 - ötüken, birinci basım, 2019, istanbul
DP hükümetine karşı tepki olarak harp okulu yürüyüşü:
Ali Fuat Başgil'in anılarında geçen ve bu hadise esnasında yaşandığı iddia edilen ilginç bir diyalog, ordu içerisinde alt türbeli subaylar ile üst rütbeli subaylar arasında yaşanan gerilimin bir başka tezahürü niteliğindedir: "Ankara Sıkıyönetim Komutanı Korg. Namık Argüç, yürüyüş sırasında elinde arazide kullanılan urgan bulunan haritacı yüzbaşıya şaka ile karışık sorar. 'Ne o elindeki urgan, beni mi asacaksın?'. Yüzbaşının cevabı ise "buz gibidir": 'Evet. Gerekirse"
249 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.