Çocukluk yıllarında zaman geçirmekten mutlu olduğu babasıyla arasına her geçen gün adeta bir duvar örülüyordu. Aynı havayı soluyup aynı gökyüzünün altında yaşarken olayları bu kadar farklı yorumlamaları ne kadar acıydı.
#bekleistanbul
Herkese merhabalar...
Sizlere yepyeni bir kitap ile geldim.
Bu güzel ve derin duygular içeren, mücadelesi ruhunu yansıtan kitabı okuyunca bu tarzı ne kadar az okuduğumu da fark ettim.
Tarihi kurguları romanlaştırıp okuyucuya sunan ve bunu sıkmadan, yormadan yazan bilinçli bir kalem elinden çıkması ise pahabiçilemez oluyor.
Bu
"Yaşanan işgaller Anadolu insanı için bir ölüm kalım savaşına doğru gitse de, toprak ana kendi yaşam döngüsünü tamamlamaya devam ediyordu."
"Görüyor musun? İşte bu kadınlar analarımız, bacılarımız, Can yoldaşlarımız olduğu müddetçe hiçbir güç Türk'ü esir alamaz. Göreceksiniz yakındır, şu gördüğün siyah bayrakları al kanlarımızla sulayıp al rengine kavuşturacağız."
1 Dünya Savaşında Osmanlı'nın yenilgesinden sonra Çanakkale'yi geçemeyenler İstanbul'da rahatça geziniyorlardı. Filistin cephesinden yaralı dönen Yüzbaşı Fikret, babaevine iyileşmek için döndüğünde karşılaştığı manzara karşısında şaşkındı. Barış değil, gizli bir Esaret vardı.
Yüzbaşı bekleyip pastadan payını almak isteyen ya da etek altına saklanıp yaşamayı uman biri değildi. Vatan uğruna elinden gelen her şey için sonuna kadar uğraşacak, bu uğur da gizli teşkilata girecekti.
Tam bir mücadele ve Umut hikayesi demek isterdim ama hepimiz gerçekten hikayeyi biliyoruz, her şey Çok umutsuzdu. Vahim durumundaki hale rağmen kahramanların kan, ter ve gözyaşıyla yaptığı mücadeleyi, o hisleri, o atmosferi belki de asla tam olarak anlayamayacağız. Allah bize o günleri bir daha yaşatmasın, Amin! Ama yüzbaşının çarpıcı hikayesi gibi nice hikayeler, filmler izleyerek yılları öğrenebilir ve bir parça bile olsa empati kurabiliriz.