İtalyan yazar (Catania 1840 - ay. y. 1922). ikinci dereceden soylu bir ailede dünyaya gelen Verga gazeteciliğe ve edebiyata atılmak üzere hukuk öğrenimini kısa sürede bıraktı. 1865’te Floransa’ya yaptığı ilk yolculuktan sonra, 1869’dan 1871'e kadar yeniden oraya yerleşti ve Francesco Dall Ongaro ile "toplumsal romantizm"in övüldüğü çevrelere yakın oldu. Yoksul bir öğrenciyle bir kontesin aşklannı anlatan Una Peccatrice'den (1866) sonra, zorla manastıra kapatılan genç bir sicilyalı kızın mektup tarzındaki güncesini konu alan Storia di una Capinera (1870), ona Milano’nun en parlak salonlarının kapılarını açan bir başarı kazandırdı ve Verga 1872'de Milano'ya yerleşti. Eva (1873), Tigre reale (1875) ve Erostaki (1875) Dumas ve Eugöne Sue çizgisindeki duygusallığı, sosyete tefrikacısı ününü daha da sağlamlaştırdı, ilk verismocu öyküsü olan Nedda (kahramanı, zeytin toplayarak geçinen sicilyalı bir köylü kadındır), 1874’te yazılmıştır; Malavoglia"nın ilk taslağı olan Padron ’Ntoni ise 1875 tarihlidir. Verga, 1878'den başlayarak i Vinti adlı kapsamlı bir roman dizisinin taslağını yaptı, ancak yalnızca iki cildini yazabildi: Malavoglia (1881) ve Mast- ro Don Gesualdo (1889); dizinin, la Duchessa di Leyra adını taşıyan üçüncü cildi tamamlanmamıştır. Bu iki roman, eleştirmenler tarafından Bronte kardeşlerin, Manzoni'nin ve Balzac'ın başyapıtlarıyla karşılaştırılmıştır. Verga'nın Cavalleria Rus- Ucana adlı hikâyesinin Mascagni tarafından yapılan lirik bestesinin (1890) kazandığı başarıdan dolayı Verga adı, kimi zaman verismo ile özdeşleştirilmiştir. Ancak bu iki romanın özgünlüğü verismo’ nun halkçı ve bölgeci sınırlarını fazlasıyla aşmaktadır.
–
En Son Eklenenler: 196-202 arası. (Eylül 2022 itibari ile)
Lao She - Kedi Gezegeni
Louisa May Alcott - İyi Eşler
Sinclair Lewis - Babbitt
Jack London - İyi Köpekler Kötü Köpekler ve Kuzey Toprakları
Virginia Woolf - Jacob’ın Odası
Panait Istrati - Mihail
L. Frank Baum - Muhteşem Oz Diyarı
Christina Stead - Küçük Otel
Wilhelm Jeensen - Gradiva,
Giovanni Verga, İtalyan gerçekçilik akımının öncü yazarlarından. 1889 yılında kaleme aldığı başyapıtı Duvarcı Ustası Don Gesualdo’da, doğup büyüdüğü Sicilya’yı anlatıyor. 19.yy başlarında, eserin adından anlaşılacağı gibi, bir duvarcı ustasıyken, toprak sahibi olan, hatta ekonomik açıdan kentin ileri gelenleri arasında yer edinen bir adamın, sosyal olarak da kabul görmeye çalışma hikayesi kitap. Don Gesualdo’nun hikayesinin arka planında da, İtalya’nın bağımsızlık ve birleşme mücadelesi öncesinde, ülkenin sosyoekonomik anlamda daha geri kalmış, yarı-feodal yapıdaki bölgesi Sicilya’yı, buradaki sosyal ilişkileri, farklı sınıflar arasındaki dinamikleri ve toplum yapısını okuyoruz. Oldukça farklı bir anlatım tarzı var yazarın. Birbirinden renkli ve güçlü bir sürü karaktere ses vermiş eserde, öyle ki okurken kah kendimi bir İtalyan köyünde yürüyormuşum da kulağıma bir sürü ses çalınıyormuş gibi hissettim kah aklıma çok beğenerek izlediğim eski İtalyan filmleri geldi. Bu anlatım her okuyucuya hitap etmeyebilir ama ben çok sevdim. Özellikle alışınca kitap nasıl bitti anlamadım. Bana göre Verga çok yetenekli bir yazar çünkü toplumsal ve siyasi yapıyı oldukça gerçekçi ve başarılı bir şekilde eleştirip yansıtırken, karakterlerin ruhsal tasvirini yapmakta, insan ilişkileri ve özellikle aile içi dinamikleri aktarmakta da aynı başarıyı göstermiş. İtalyan edebiyatına ilginiz varsa es geçmeyin. Bana başta çok sevdiğim İtalyan yönetmen Visconti’nin La Terra Trema’sı olmak üzere sevdiğim filmleri anımsatan bu kitabı ben büyük keyifle okudum.
1800'lerin ortalarında zor zamanlar geçiren küçük 1köyde yaşayan Sicilyalı 1balıkçı ailesinin sonunu bekleyen ilginç hikayesi. Aile, eski geleneklere olan inançlarıyla 1arada tutulmaya çalışılır o kadar gelenekçi 1tutum içindeki kitap sık sık atasözleri ve deyimlerle olaylar anlatılır çünkü atasözlerinin asla yanıltmayacağına inanılır.Babadan
Giovanna Verga, bana göre bu kitabı roman olarak kurgulamak yerine bir oyun olarak yayımlasaymış iyi daha olabilirmiş gibi geliyor. Kitapta birçok karakter var. Tabiri caizse kimin eli kimin cebinde belli değil. En azından oyun olsaydı karakterleri kitabın başında tanımış olurduk.
Bu duruma birde kitabın sıkıcı anlatımı eklenince kitabı okumak işkenceye dönüşüyor. Hadi devam edeyim belki anlatım hızlanır umuduna kapılıyorsunuz. Biraz hızlanır gibi oluyor da. Sonra yine sıkıcı anlatıma geri geliyor.
Ben son 100 sayfayı atlayarak okudum. Sonu az-çok belliydi. Kitap çıkar ilişkisi anlatıyor ama bana göre bu konuda yazılmış çok daha iyi klasikler okuyabilirsiniz. Zamanınızı ve paranızı bu kitap için harcamayın.