1979 İzmir doğumlu. Bütün çocukluğu ve ilk gençliği bu şehirde geçmiş. 90'ların sonunda çeşitli fanzinler çıkartmış, etkinlikler düzenlemiş. Sonrası biraz da göçer bir hayat olmuş. Önce Kocaeli, sonra İstanbul, ardından kısa süreli bir Ankara ve yeniden İstanbul. Ama kendini bildi bileli bir şekilde edebiyatın içinde. 1996'da ilkine katıldığı Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü'nü 2010 yılında Yaraya Tutulan Ayna isimli dosyasıyla aldı. Ardından Babam Beni Niye Öldürdü? (2011), Güzel Hastalık (2013) ve Bozuk Oda (2017) kitapları yayımlandı. yeniyazı dergisini çıkaran ekipte yer aldı. Güven Pamukçu'nun çıkardığı Akköy dergisinde uzun yıllar editörlük yaptı. Halen Çağla Çinili ve Tunca Çaylant'la birlikte Ecinniler gemisini yürütmekte. 17 yıldır İstanbul'da yaşıyor. İki oğul ve bir kedi babası.
Her şey geçer de,
geçmez hayatın ameliyat izleri...
artık küçücük bir rüya var seninle aramızda
ağlamaktan insan kalmadı içimde
çıkma sevdiğim çıkma
çiçek ağacına...
hayatı şiirle harmanlamayı, duyguları şiirle beslemeyi seviyorum. insanın en molankolik haline de, musmutlu haline de yaren oluyor şiirler. yalnızlığını paylaştığın yoldaşın oluyor. insanın zihnine ve ruhuna iyi geliyor.
bu kitapta şiir denince aklımıza gelen o aşkın ve sevdanın lirik halinden biraz farklı hayatın izini süren cümlelere
Merhabalar dostlarım.
İthaki Poetik kategorisinde bastığı Gökhan Arslan'ın şiir kitabını büyük bir keyifle okudum. Her sayfasında altını çizdiğim ve beni etkileyen satırlar ile karşılaştım. Bunun yanında şunu itiraf etmeliyim ki Cemal Süreyya'dan başka şair sevemem diyen ben, Gökhan Arslan'nın şiirlerine resmen vuruldum diyebilirim. Kitap hakkında aslında söylenecek çokta bir şey yok. Sadece okurken yanınızdan kaleminizi eksik etmeyin çünkü altınız çizecek olduğunu bir sürü yer var.
“…
yeni öğrendim, ancak gölgesi kadar ağırmış insan
çukurlar açarmış göğsünün deltasında
birdenbire başlayınca kalbin orta çağı
…”
.
Hepimizin bildiği lakin kimimizin söyleyebilme yürekliliği gösterdiği gerçekleri dizelere dökmüşse değerli şair, bize düşen bu şiirleri hem okumak hem de çokça düşünmek üzerinde. Kara mizahı toplumsal olayları ilgilendiren konularda aydınlatma aracı yapan şair, hem yalın hem de derin anlamlar içeren kelimelerle bizleri büyülüyor.
“…
tebeşirle çizince etrafını yerde yatan ölünün
uykulu bir menekşe deseni çıktı ortaya
bahçeye törenlerle dikilen yalnızlıktı devlet
her yaprağında kırgın bir halk yaşardı
…”