Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülse Birsel

Gülse BirselGayet Ciddiyim yazarı
Yazar
7.6/10
1.267 Kişi
7bin
Okunma
764
Beğeni
31,6bin
Görüntülenme

En Eski Gülse Birsel Sözleri ve Alıntıları

En Eski Gülse Birsel sözleri ve alıntılarını, en eski Gülse Birsel kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bayılırız kavgaya! En küçük tatsızlıkta yumruklar, tokatlar konuşur. Sadece bunlar da değil, bizim yerel kavga figürlerimiz de vardır. Mesela göğüs darbesi, parmak uçlarıyla rakibin altını itmek, bir de aralarında en popüleri; Kafa Atmak. Kafa atma işini anlamak zor. Yani amaç rakibin kafasını kırmak veya beyin sarsıntısına sebep olmaksa, aynı tehlike senin kafan için de geçerli değil mi? Yumurta tokuşturmak gibi yüzde elli şansın var. Sonra işi çözdüm! Adam elbette içgüdüsel olarak en az kullandığı organını tehlikeye atıyor! Eline meline bişey olsa mesela, Allah korusun tesbih çekip sigara bile içemez!
Sayfa 218Kitabı okudu
Woody Allen'ın Annie Hall filminde söylediğine benziyordu: "Sıcak rahat ortamlar bana yaramıyor. Olgunlaşıp çürümeye başlıyorum!"
Reklam
Ben genel olarak spora sinir oluyorum!Yani bir insanın her yere arabayla gidip,televizyonu uzaktan kumandayla açıp,bütün gün oturup,sonra özel giysilerle gidip,kapalı bir yerde,sahte bir hareketlilik yapmasına sebepsizce koşup atlayıp zıplamasına sinir oluyorum.
Sayfa 136Kitabı okudu
Beslenmenin birinci kuralı: Tadı güzelse zararlıdır.
Sayfa 142 - Isaac AsimovKitabı okudu
BEN TAMİRCİ DEĞİLİM Evle ilgili problemler insanın hayatını karartabilir. Akan bir musluk, bir elektrik problemi, badana zamanı, tahammül etmek için çelik gibi sinirler gerektiren dönemlerdir. Diyelim ki bir şey bozuldu, tamirci çağırdınız. Tamirci gelir, yaklaşır ve tamir edilecek yere, kafasını tek yana eğerek bakar. Öyle uzun, boş
GÜLSE KUR4LL4RI Hayatın yazılı olmayan kurallarına lütfen saygı gösterelim. • Yeni araba aldıysanız, muhtemelen bir iki gün içinde biri çarpıp boyayı bozacaktır. • En çok beğendiğiniz elbisenin size uygun bedeni muhakkak kalmamıştır. • Bir işin bitmesi için ek süre istemek hiçbir şey fark ettirmez, çünkü her şey gecikip yine son güne kalacaktir. Tatiller, dügünler ve yilbaşi geceleri asla hayal edildigi gibi geç- mez. • Hiç kimsenin evinde yeteri kadar dolap yoktur. • Aşk, her zaman biter, o rejimle kilo verseniz bile geri alirsiniz; ve sigara da birakilmaz, sadece ara verilir. • Eğer bu kurallara hazırlıklıysanız, mutlu olacağınız kesindir.
Reklam
GÜLSE KUR4LLARI-2 Havaalanına gideceksiniz ve geç kalmışsınız. Sırasıyla şunlar olur: Taksi bulamazsınız, trafik tıkanır, bavulunuzun sapı kopar. Kan ter içinde, son dakika, havaalanına vardığınızda, uçağınızda iki saatlik rötar vardır! Bu ve bunun gibi olayların sebebini biliyorum. Yukarıda birileri bizimle dalga geçiyor. Bir tür kozmik kamera şakası! Eşofmanın üzerine pardösü giyip, en berbat halinizle köşedeki bakkala gidersiniz ve hayatınızda kendinizi en çok beğendirmek istediğiniz insanla burun buruna gelirsiniz! Kırk yılda bir işi kırıp alışverişe çıkarsınız ve o gün muhakkak patronunuza rastlarsınız. Yemeğe misafir çağırdığınız gün, hem elektrik hem su kesilir. Açık hava düğününüzde yağmur yağar, hayatınızın en önemli partisinden bir gün önce grip olursunuz! Zam isteyeceğiniz gün, uyuyakalıp toplantıya gecikirsiniz; aylar-dır beklediğiniz maç başlamadan dört dakika önce yayın kesilir. Hayat böyledir
ÇİN ÇUBUKLARI Çin yemeği dünyada çok yaygınlaştı. Çin yemeği yiyenler, (Türkiye'de de böyle), özellikle Çin çubuklarını kullanmaya özen gösteriyorlar. Daha havalı bir şey çünkü. Yani, "Ayı değiliz, daha önce de yedik, raconu öğrendik," ma-nasında... Oysa benim teorime göre, Çin çubuklarının icat edilme hikâye-si çok başka. Çin, biliyorsunuz o zamanlar da kalabalık, hızlı ürüyorlar. ikide bir de Türkler gelmiş, ne kadar tatlı, ekşi, soslu tavuk, sebzeli pilav falan varsa alıp götürmüşler. Zaten Çin Seddi'nin yapılışı da bu sebepten. Birdenbire kıtlık tehlikesi baş gösteriyor. Çin imparatoru diyor ki: "Arkadaşlar, öyle bir şey bulmalıyız ki, halk yemek yiyemesin. Ama aç da kalmasın, çünkü isyan çıkar. Yani, yediğini sansın, fakat yemeğin yarısında nedense doyup sıkılıp bıraksın. Uzak Doğulular, biliyorsunuz, icat konusunda çok başarılı. Hemen bu çubuklarla yeme çözümünü buluyorlar. O gün bugündür halk saatlerce yiyip, sonunda yorulup, tabağın yarısında bırakıyor. Yavaş yavaş da az yemeye alışıyorlar...
YÜRÜMEK BILE ZOR! Evrim teorisini, üç aşagi beş yukari biliyorsunuz. Insanoglu dört ayak yatay pozisyonda hareket ederken, yavaş ya^ vaş iki ayakli olmuş. Yani dikey yaşamaya başlamiş. Çok güzel. Insaniz, zekiyiz, farkliyiz, diger kiytirik yaratiklar ya' tay gezerken biz dimdik yürüyelim falan da... Fizige aykiri! Olmuyor işte, oluyor mu? Ikide bir düşüyorsun. Hiç yürürken aniden tökezleyen, kafa üstü düşen kedi gördün mü?! Halbuki, mesela ben, düz yolda düşerim! Neden? Denge! Ufacik iki ayak, koca vücudu taşiyamiyor! Hayir, masalar bile durdugu yerde dört ayakli! Nedir bizdeki bu kendine güven? Sonra, tabii, eve gelir gelmez, özüne dönüp yatay duruma ge-çiyorsun. Ayak uzatmali sandalyeler, dev kanepeler, uzaktan kumanda. Zannediyoruz ki tembellikten. Hayir. Yatay duruma, yani tabii halimize geçmeye ve orada mümkün oldugu kadar kalmaya çalişiyoruz! Ayakta durmak ve yürümek çok zor. Ayrica da bunun, rahatina düşkün olmakla hiç alakasi yok. Biz hâlâ evrimi tamamlamaya çalişiyoruz!
Sayfa 138Kitabı okudu
Hayat kısa, bir tek güldüklerimiz yanımıza kâr kalacak. Yoksa oku, çalış, evlen, para kazan, para kaybet, çocuk yap, yaşlan, öl, hep aynı...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.