kitap genel olarak iyi, cem uzan ve genç parti serüvenini güzel anlatmış fakat milliyetçiliğe, Türklük vurgusuna neofaşizm gibi abiduk gubidik laflar türettiği, ideolojik görüşünü peşin kabuller haline getirdiği için 1 puan verdim
Şirket ve PartiH. Bahadır Türk · İletişim Yayınları · 20083 okunma
Özetle; Uzan grubunun yatırım tercihleri ile Türkiye’nin hakim siyasal ve sosyo ekonomik eğilimleri ile arasındaki belirgin örtüşme, bu yıllarda da devam etmiştir. Daha önce de belirttiğimiz gibi Uzanlar'ın yükseliş hikâyesi, Türkiye’nin hakim toplumsal, siyasal, ekonomik süreçlerinden bağımsız değildir. Cem Uzan'ın kendi sözleriyle; “Uzan Ailesi, Kemal Bey 47 senedir iş hayatındadır, 47 senedir 37 tane hükümet gelmiştir. 3 defa ihtilal olmuş... Sıfırdan başlayan bir milli sermaye, bir insanın gece-gündüz çalışarak oluşturduğu; dünya çapında boyutlara gelmiştir" ve Uzan Grubu'nun Türkiye içinde yaptığı yatırım "2.5-3 milyar doların üzerinde"dir
Kürtaj konusunda Erdoğan’ın ve AKP’nin tavrı sadece muhafazakârlıkla değil, muhafazakârlıkla birlikte işleyen bir erkeklik ideolojisinden de izler taşır. Muhafazakâr hegemonik erkeklik algısı kadının görevini ve birincil varlık sebebini -ona biyolojik bir öz bulmaya çalışarak- tayin etmeye çalışır. Bunu yaparken ya kadını anne ve bacı olarak korunması gereken bir mülk nesnesi ya da iffetten yoksun bir tür “cadı”, tüm toplumun ahlaki değerlerini ve yapısını tehdit eden bir tür femme fatale olarak görür. Kadına ve kadınlığa yönelik bu özcü yaklaşım, aslında muhafazakâr erkeklik algısının kadından beklentilerinden bağımsız değildir. Zira, Tanıl Bora’nın yerinde hatırlatmasıyla söylemek gerekirse, bu anlam çerçevesi içinde “milletin biyolojik yeniden üretimi yanında kültürel yeniden üretiminin sorumluluğuyla da ‘şereflendirilen’ kadın, geleneği yeni kuşaklara nakledecektir.”
Muhafazakâr bakış; bu doğal haklardan mülkiyeti temel sabit ve asli unsur kabul edip yaşam hakkı ve hürriyete bir dizi istisna belirler, onları itinayla çizdiği sınırlar içine yerleştirir, kendi dünyasının kurallarına uygun bir biçimde konumlandırır.
Ahmet Çiğdem’e göre, “İslam düşüncesi, bir gelecek perspektifine sahip olmadığından -çünkü geleceğe yönelik bir perspektif ancak modemitenin perspektifi olabilir ya da ancak ‘modern’ bir perspektif olabilir-, kendi geçmişini ‘geleceği’ olarak görmekte, geçmişi ‘gelecek’ olarak kurmaktadır.”
"Yeni Türkiye 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye’nin her rengini ihtiva eden bir Türkiye’dir. Yeni Türkiye Türk’ü, Kürt’ü, Çerkez’i, Roman’ı, Arap’ı, Laz’ı, Gürcü’yü barış içinde bir tutan, yaradılanı Yaradandan ötürü seven bir Türkiye’dir.”
Hizmet siyaseti, gücünü fark edilebilirliğinden ve basitliğinden alır. Sağlık, eğitim, ulaşım gibi herkesin bir şekilde yaşamıyla kesişen alanlarda belirli dönüşümlere gidilmesi ve bu dönüşümlerin mümkün mertebe gözden kaçırılması imkânsız bir biçimde gerçekleştirilmesi hizmet siyasetinin temel hedefidir. Bu minvalde imar faaliyetleri, şantiyeler, yapılan yeni yollar kritiktir.
...
Hizmet siyaseti anlayışının ve söyleminin üçüncü işlevi ise muhalefetle ve “öncekiler”le araya somut bir mesafe koymaya yardımcı olmasıdır. Bu somut mesafe, yaratılan ve imza atılan eserlerdir.
Erdoğan’ın din ve medeniyet çizgisinde şekillenmiş farklılık retoriği, özünde, kadim devlet reflekslerinden uzak değildir. Bu, onun Kürt sorununda veya başka bir sorunda herhangi bir adım atmadığı anlamına gelmez.[57]
57: Örneğin 1987’den beri “46 kez uzatılarak 2002 yılına kadar aralıksız devam ettirilen olağanüstü hal”, 30 Kasım 2002’de sonlandırılmıştır. Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Sessiz Devrim başlıklı çalışmasında bu adım, “demokratikleşme adımlarının ilk büyük hamlesi” olarak değerlendirilir. Çalışmada ayrıca TRT 6'nın tam zamanlı Kürtçe yayma geçişi, 2009 yılında cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla anadillerinde görüşebilmelerinin mümkün hale getirilmesini sağlayan tüzük ve yönetmelik değişiklikleri, 2003 yılındaki bir kanun maddesi değişikliğiyle çocuklara Türkçe olmayan isim koyulabilmesi, 2010 yılındaki düzenlemeyle farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda yapılabilmesi gibi sadece Kürt sorununa yönelik olmasa da ağırlıklı olarak bu sorunun varlığına bağlanabilecek değişikliklere yer verilir.