Hayatı ağır yaşamak lazım gelir, demleyerek, hissederek, görerek ve idrak ederek. Hızdan görünmüyorsa kimi şeyler önümüze geçmiştir hayat ve önümüzdeki hayata yetişmek kaybetmektir ağız tadını.
Kitap çok samimi , sizi bulunduğunuz yerden alıyor farklı iklimlerde gezdiriyor adeta... İçinde 2 tane hikaye var. Bugün artık öneminin yitirildiği usta ve çırak ilişkisinin anlatıldığı, zanaat öğrenmenin sanat icra etmekle eş olduğu kıymetli zamanları vurgulayan, demircilerin, bakırcıların ve cümle çarşı eşrafının gündelik hallerinin yanı sıra onların ürettiği değerleri de vurgulayan Demircinin Çırağı, bugün sosyal anlamda zanaatkârların, esnafın ve değer üretenlerin önemini gün yüzüne çıkartıyor. İkinci hikayede ise Bal Ustanın hayat hikayesi var. Sonu hüzünlü bitiyor , okurken çok üzüldüm. Kitabı bitirdiğimde içimde ince bir sızı kaldı adeta. Tavsiye ediyorum.
Kırık Fincan Bir güzel öykü kitabı okuyorum,
Okurken çocukluğum geliyor gözümün önüne,
çelik çomak, misket oynayışlarımız, sobanın çıtırtısındaki huzurlu akşamlarımız, doya doya sokaklarda oynadığımız mutlu çocuk yanımız geliyor
Tadı damağımda kalarak bitiriyorum kitabı.
Kimi öyküde tebessüm ediyorum, kimisinde hüzünleniyorum istemsizce,
Nedendir?
Bir acı oturuyor yüreğime,
İçimde bir yerler acıyor,kitap akıp bitiyor ama,
Hâlâ burnumun direği sızlıyor
Bu güzel öyküler için, bu kadar sade ve yalın bir şekilde bizi, kültürümüzü öykülerle buluşturduğunuz için kendi adıma teşekkür ediyorum