“Laiklik, siyasal ve dinsel otoritelerin ve kurumların birbirinden ayrılıp, birbirine karşı özerklik kazandığı, egemenliğin tanrıya veya daha kapsayıcı bir ifadeyle söylersek, kutsal olana dayandırılmadığı, devletin siyasal örgütlenmesini, hukuk düzenini, herhangi bir eylem ve işlemini kutsal olan ile meşrulaştırmadığı, bununla birlikte de, devlete, hukuk sistemini mutlak olarak dinsel olanla örtüşmeyecek biçimde düzenleme, tamamen dinsel olanın dışında düzenlemeler yapma gibi zorunluluk da yüklemeyen, devleti dinler karşısında tarafsız bir konuma iterek, farklılıkların [değişik inanç gruplarının], hiyerarşik bir derecelendirmeye tabi tutulmadan, eşit koşullar içerisinde bir arada yaşamasının güvencesi olan bir ilkenin adıdır.“
Yazar, konuyu tartışanların zihinlerinde ve lügatlarında bir türlü yerini bulamayan "Laiklik" kavramını gayet incelikli bir şekilde incelemiş. Laiklik kavramının tarihsel gelişiminden başlayıp, 10 Avrupa ülkesindeki uygulamalarla incelemesini sürdüren yazar, Türkiye uygulamasını Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren uzun uzadıya analiz ederek çalışmasını sonlandırmıştır. Bu konuda başarılı bir çalışma olduğunu düşündüğüm kitabı, din ve düşünce tarihine özel ilgi duyan okurlara öneririm.