Hans Reichenbach

Hans ReichenbachBilimsel Felsefenin Doğuşu author
Author
8.0/10
19 People
90
Reads
16
Likes
2,061
Views

About

Hans Reichenbach (26 Eylül 1891, Hamburg - 9 Nisan 1953, Los Angeles), Nazi Almanyası'ndan kaçarak sığındığı Türkiye'de de hocalık yapmış olan çağdaş neopozitivist düşünür. Bilimin tümüyle rasyonel bir faaliyet olmakla birlikte, burada mutlak doğruluk düşüncesinden vazgeçilmesi gerektiğini öne süren Reichenbach yalnızca olasılıktan söz edebileceğimizi söylemiştir. Bir tavır olarak olasıcılığı benimseyen filozof, olasıcılığın temele alınması durumunda, pozitivist geleneğin ünlü doğrulanabilirlik ilkesinin de değiştirilmesi gerektiğini söylemiştir. Doğrulanabilirlik konusunda özgün katkılarda bulunan Reichenbach, dört tür doğrulanabilirliği birbirinden ayırmıştır. Bunlar sırasıyla, tekniğin gelişme düzeyiyle orantılı olarak gündeme gelen teknik doğrulanabilirlik, doğa yasalarıyla çelişmemeyi ifade eden fiziki doğrulanabilirlik ve çelişkiden bağışık olmayı ifade eden mantıksal doğrulanabilirlik ve deneysel doğrulanabilirliktir.
Title:
Filozof
Birth:
26 September 1891
Death:
9 April 1953

Readers

16 readers liked.
90 readers read.
7 readers are reading.
137 readers will read.
4 readers left half.
Reklam

Quotes

See All
Sanki doğa, esas ilişkilerini mevcut kuramların ince hatalarında açığa çıkarıyordu.
Römer'in durumunda, ışık hızının varlığı, gözlemlerdeki sapmalardan çıkarıldı ve bu hızın sayısal değerleri bile tam olarak hesaplanabildi.
… modası geçmiş çağın hâlâ var olmak için savaşan düşmanca direncini deneyimlediler.
her an, her yerde
Reklam
… sistematik yöntemlerin naif inançlar üzerindeki sürekli galibiyetidir.
Maxwell, Stark, Zeeman, Hertz
Maxwell, temel ilkelerinin matematiksel gelişiminin zorunlu olarak boşlukta yayılan elektrik titreşimleri olması gerektiği sonucuna yol açtığını fark etti. Hemen bu titreşimlerin ışıkla eş olması gerektiğini ve sonuç olarak, ışığın, elektrik akımların civarında açığa çıkan elektrik ve manyetik alanlara benzer bir elektrik fenomeninden başka bir şey olmadığını varsaydı; ışık, elektrikten olağanüstü yüksek oranda titreşimler açısından farklıdır. Matematiksel kuramına hiçbir deneysel ispat veremedi; ispat, gelişmiş gözlem yöntemlerinin keşfini beklemeliydi. Maxwell'in kuramının doğrulanmasına iki koldan ulaşıldı. Bir tarafta, ışık-üreten yapılar ya da parlayan atomlar (Stark Olayı ve Zeemann Olayı³) üzerindeki elektromanyetik dalgaların etkisini göstermek ve böylece ışığın emisyonunun özünde bir elektrik fenomen olduğunu ispatlamak mümkün hâle geldi. Bir diğer tarafta, bu deneyler ortada olmadan çok önce, Heinrich Hertz'in büyük keşfi geldi: Bir elektrik aygıtla, ışıktan kayda değer derecede düşük titreşim frekansında olmasına rağmen onunla ilişkili özellikle gösteren ve boşlukta kendiliğinden ve tellerden bağımsız yayılabilen elektrik titreşimleri üretti. Heinrich Hertz tarafından laboratuvarında üretilen bu elektrik titreşimler, bugün radyo dalgaları olarak bildiğimiz telsiz dalgalardan başka bir şey değildi. Telgraf ve radyoda yaygın teknik kullanımı, safça kuramsal nedenlerle yapılan keşfin, kâşif tarafından bile hiç düşünülmeyen, umulmadık sanayi yararları getirebileceğinin ispatını oluşturuyor.
3 Alman fizikçi Johannes Stark tarafından 1913'te keşfedilen Stark Olayı, atomların, iyonların ya da moleküllerin yüksek bir elektrik alan etkisiyle spektral çizgilerine ayrılmasıdır. Hollandalı fizikçi Pieter Zeeman'ın adını alan fiziksel olay
Ah be!
Görünüyor ki doğa bilgisindeki ilerleme, yalnızca ardışık iki nesil arasındaki çekişmeyle yapılabilir. Bir zamanın bütün düşüncede devrim yaratan, beyinlerde fırtına kopartan şeyleri, bir başka devirde sıradan bir olgu, insanın çevresi etkisinde edindiği ve gündelik deneyimin kesinliğiyle inanılan ve beyan edilen bir okul bilgisi hâline geliyor. Böylece en büyük keşiflerin bile sürekli maruz kaldığı olası eleştiri unutuluyor. Dolayısıyla en derin içgörüler için geçerli sınırlamalara dair görüşü kaybediyoruz ve tikellere olan ilgisi dikkatini soğurduğu için insan, bilgisinin tüm yapısının temellerini yeniden incelemeyi unutuyor. Biz, daima gün gibi ortadaki meseleleri sorgulayan ve eleştirel yargıları hakikatin temellerine derinden nüfuz eden Kopernik gibi insanlara bel bağlayacağız.
tam kariyer değiştirirken Hans! Bu olmadı:(

Updates

See All
Einstein Kulesi
Astrofizikçi Erin Finlay Freundlich kule için, içinde Richard Neutra’nın da bulunduğu, Erich Mendelsohn liderliğindeki ekibi görevlendirmiş. 1921 de yapımı başlayan kule 1924 te hizmete açılıyor. II. Dünya savaşında büyük hasar alana kadar da dünyanın en önemli gözlemevleri arasındaymış. 1997 yılında 2 yıllık bir restorasyon sürecine sokulmuş ve 1999 yılında tekrar hizmete açılmış. Bugün bir ziyaretçi merkezi ve yine güneş gözlemevi olarak hala kullanılmakta. Yapının Einstein’ın teorisini çalışacak bir araştırma merkezi olması hedeflenmiş. Mendelsohn da yaratacağı yapıyı tanımlayan fonksiyonun yapının formunda da görünür olmasını istemiş. Bu nedenle dinamik bir form üzerinde çalışmaya başlamış. Tasarımının sonucu ortaya yapının merkezinde labortuvarları bulunduran, dalga benzeri forma sahip bir platform üzerinde yükselen, kıvrımlı yapıda bir kule çıkmış.
Kopernik’ten Einstein’a Uzay, Zaman ve Hareket
Kopernik’ten Einstein’a Uzay, Zaman ve Hareket
Reklam

Comments and Reviews

See All
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Zor olanı bu yazıyı yazmak ama bundan daha da zor olanı ise evrenin kolayında olan bütün kuvvetlerin, ışığın hareketini, kütle çekimi yasasını ve zamanı anlayabilmekte. İnsanlar ilk önce yaşadığı gezegeni anlamaya çalıştı, düz dedi, bir öküzün boynuzları üzerinde dedi, evrenin merkezinde olduğunu, Güneş’in Dünya’nın etrafında dairesel hareket yaptığını, hatta Güneş’in Tanrı bile olabileceğini söyledi. Sonra bilim adamları sistematik olarak şu an bildiğimiz bilgileri uzun çalışmalar sonrasında açıkladı. Ama bu süreç sanıldığı kadar kolay değildi. Kitapta bu süreçler kronolojik düşsel sıralarla açıklanmaya çalışılmıştır. Bilim adamlarının fikirleri ayrı ayrı başlıklar altında okuyucuya paylaşılmıştır. Kitap biraz uzay, hareket ve zamana dair bilgisi olan bir insan için şahlanacak ama bilgisi olmayan için de hiç sıkıcı olmayacaktır. Anlatım sakin ve akıcıdır. Bilim adamlarının deneyleri görsellerle pekiştirilmiş ve yalın şekilde anlatılmıştır. Işığın kütle çekiminden etkilendiğini, ışığın zamana bağlı olduğunu, zamanın uzay boyutlarını ve Öklid-dışı geometrileri ve bu temellerden sürüp giden birçok düşünceyi size anlatan bir eserdir. “Işık yayılmak için zaman ihtiyaç duyar.” Buna göre eğer zaman durar ise ve insanlar zamanın durduğunu anlayacak olursa, etrafındaki hiçbir şeyi göremeyecektir. Bu da bizi uzay, zaman, hareket ve optiğin Fizik kitaplarında ayrı ünitelerde verilmesine rağmen sürekli olarak birbirlerinden beslendiği sonucunu yaratmaktadır.
Kopernik’ten Einstein’a Uzay, Zaman ve Hareket
Kopernik’ten Einstein’a Uzay, Zaman ve HareketHans Reichenbach · Fol Kitap · 202033 okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
1933-38 yıllarında Reichenbach'ın verdiği konferansların gayesi bilimleri üniversitede olduğundan daha geniş uzmanlık alanlarına yaymaktı. Ancak bir yabancı olarak kendisinin bir Türk üniversitesine katkıda bulunmak amacıyla giriştiği yolda destekten ziyade köstekle karşılaşması beni pek şaşırtmadı. Burada dediğimi destekler nitelikte Niyazi Berkes'in Unutulan Yıllar kitabından bir pasaj aktaracağım. "Felsefe bölümünün asıl yıldızı Hans Reichenbach'tı. Macit Gökberk ile Nusret Hızır derslerini başarı ile çeviriyorlardı. Benim gibi "irapta mahalli olmayan", bareme bile henüz alınmamış 75 lira ücretli kişiler dışındaki yeni azametli doçentler bu Reichenbach yüzünden bir tatsızlık havası içinde gelip gidiyorlardı. Tutumu ile en çok eğlendiğimiz kişi Suut Kemal Yetkin adlı sonradan politika yolu ile çok yükseklere çıkmış olan kişiydi. O zavallının estetikçiliğine yer kalmamıştı. Reichenbach yeni doçentlere seminer konuşmaları yaptırmak istiyor, bu istek tamamıyle yerine getirilmiyordu, çünkü doçentlerin çoğu Reichenbach'tan ve seminerlerinden fellik fellik kaçıyorlardı. En başta Suut Kemal Yetkin geliyor. Doçentleri arayıp haber verme işini yalnız bir ödev değil, bir eğlenme ve alay konusu haline getiren Nusret Hızır, Suut Kemal Yetkin'in seminer sırası geldiği günün öncesinden seminer gününe kadar onu bulmak için belki yüz telefon çekerdi. Fakat Suut Kemal Yetkin'in nerede olduğuna dair en küçük iz elde edemezdi. Suud'un konuşma saati gelince bu zatın neden seminere gelmediğini Reichenbach'a anlatmak güç olmuştu."
Bilime Yeni Pozitivist Bakış
Bilime Yeni Pozitivist BakışHans Reichenbach · Epos Yayınları · 20135 okunma
368 syf.
10/10 puan verdi
Yahudi kökenli olduğu için 1933 yılında Berlin Üniversitesi'ndeki görevinden Nazilerin müdahalesini beklemeden ayrılmış, İstanbul Üniversitesi'ne gelmiştir. Burada beş yıl boyunca Felsefe bölümünde Umumî felsefe ve mantık kürsülerinin başkanlığını yapmıştır. Kendisinin dersleri Nusret Hızır ve Macit Gökberk tarafından öğrencilere tercüme edilerek
Bilimsel Felsefenin Doğuşu
Bilimsel Felsefenin DoğuşuHans Reichenbach · Fol Yayınları · 201929 okunma