Hasan Güneş kitaplarını, Hasan Güneş sözleri ve alıntılarını, Hasan Güneş yazarlarını, Hasan Güneş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitabı okurken çok zorlandım. Sayfalarında boşlukların çok fazla olması beni rahatsız etti. Yazılacak bir şey bulunamayıp, kitap sayfa sayısının artırılması için çok fazla boşluğun yer aldığını düşünüyorum. Bu konuda yazarı ve eserini eleştiriyorum. Başlıklar halinde insanın kendine, ailesine ve topluma yabancılaşmasını özetlemiş. Özet dememin sebebi çok kısa olmasından kaynaklı. Bunun dışında "yabancılaşma" kelimesinin "öğretmen-öğrenci" kelimelerinin 2 sayfada bir karşıma çıkması beni çok rahatsız etti. Genel olarak kitabı tavsiye etmiyorum, nasıl başladım nasıl bitirdim, anlamış değilim.
"Varoluşsal boşluk bir anlam krizidir. Hayatı anlamsız kılan içten içe bir his, dış dünyadan kopuk ve yalnızca acı çekilen bir yer. Hayat anlamsızdır..."
ayna benlik ( mirror self ): 1. Basitçe diğerlerinin yansımasında kendimizi gördüğümüz şey. 2. Bireyin diğer insanların kendisine karşı davranışlarına bağlı olarak oluşturduğu kendi imgesi.
asabiyet (action group feeling): 1. İbni Haldun'un sosyolojiye kazandırdığı kavram. Bu kavramla kastedilen anlam, birlik ruhuna dayalı olan kuvvettir. Bu bakımdan asabivet terimi iki kavramı birlikte kapsar. Hem dayanışmayı hem de güçlü olmayı içerir. İbni Haldun asabiyetin iki kaynağının akrabalık ve nesep (soy) olduğunu belirtir. Mukaddime de kavram şöyle tanımlanır. Bir nesilden gelenlerin bir araya toplanarak kuvvet, kudret ve üstünlük sahibi olmaları ve bir ideal etrafında toplanmaları. 2. Eyleme dönüşmüş grup (birlik) ruhu.
Miraçtan dönüşte Hz peygamber kırklar meclisine girmek istemiş, toplandıkları eve gidip kapıyı çalmış, kimsin demişler. Hz Muhammed "Peygamberim" diye cevap verince, kırklar buraya peygamber sığmaz demişler. İki kez böyle devam ettikten sonra üçüncüsünde göklerden Cebrail'den gelen ses üzerine fakir hizmetçiyim deyince içeri almışlar. İçeride Hz Ali dahil 39 kişi vardır; "Kimsiniz" diye sorunca Hz Peygamber, biz "Kırklarız" demişler. "Kırkımızın da gönlümüz, varımız yoğumuz birdir" demişler. Hz Muhammed ne malum deyince, Hz Ali, kolunu sıvamış, neşterle koluna bir çizik atmış, kolundan akan kanla beraber, diğer kırklar erenlerinin hepsinin kollarından kan akmaya, aynı zamanda damdan da bir kan damlamaya başlamış. Buda kırklar kendileri için dünyalık bulmaya giden Salman dan akan kandır diye buyurmuşlar. Hz Ali kolunu bağlayınca hepsinin kanı dinmiş. Derken Salman bir üzüm tanesi ile içeriye girmiş. Bunu Hz Muhammed'in önüne koyup bize paylaştırma demişler. Tanrı, Cebraille cennetten bir tabak göndermiş, ne yapması gerektiğini söylemiş. Hz Muhammed'de üzümü tabakğın içinde ezip kırklara dağıtmış. Kırklarda birer yudum alıp esrimişler, semaha kalkmışlar. Hz Muhammed'de semaha katılmış, semah ederken sarığı düşmüş, kırklar o sarığı kırk parçaya bölüp bellerine bağlamışlar.
İlahi aşk tatmayan insan, içi diken dolu bir tarlaya benzer; dikenleri ayıklamak mümkün değildir. Ancak ilahi aşkın ateşi ile yanmakla insan kendini bilir, tanrısını bulur.