Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hasan Kundakçı

Hasan KundakçıGüneydoğu'da Unutulmayanlar yazarı
Yazar
8.2/10
29 Kişi
113
Okunma
7
Beğeni
2.665
Görüntülenme

En Eski Hasan Kundakçı Sözleri ve Alıntıları

En Eski Hasan Kundakçı sözleri ve alıntılarını, en eski Hasan Kundakçı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mazide memleketine bütün gücüyle hizmet etmiş olanlara karşı minnet hissi beslemeyenlerin istikbale ümitle bakmaya hakkı yoktur. -Mustafa Kemal Atatürk
Ey şehit anaları , babaları , çocukları , eşleri ve yakınları!... Çocuklarınız ve babalarınız genç yaşta , Büyük Atatğrk'ün Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve beraberliğiyle ülkenini bölünmez bütünlüğü için canlarını verdiler. Son nefeslerinde bile '' Vatan Sağ olsun! '' dediler. En büyük rütbeye ulaştılar. Onlarla gurur duyun.Türkiye Cumhuriyeti'nin onuruna , gururuna toz kondurmadılar. Başlarınızı dik tutun. Asla eğmeyin.Yas tutmayın.Onlar , sizlerin ve Büyük Türk Ulusunun başı eğilmesin diye canlarını verdiler.Şahit oldular. Onlar daha çocukken , her sabah okullarda ettikleri anda bağlı kaldılar. '' Varlığım Türk varlığına armağan olsun '' dediler , armağan ettiler. '' Ne mutlu ! Varlığım Türk varlığına armağan olsun '' diyenlere ''Ne mutlu ! Varlığını Türk varlığına armağan edenlere ! ''. '' Ne mutlu Türküm diyene ! ''
Reklam
"Şehit olanların ailelerine telgraflar çekildi. Olayı öğrenen ailelerin büyük kısmı geldi. Şehitlerini ağlayarak alıp götürdüler. En acı olay ise, Eğirdirli hemşirenin babasının telgrafında ki cümlelerdi; Yaşlılıktan ve parasızlıktan oralara gelemiyorum. Yavrumu orada toprağa verin."
Unutulmayanların Anısına
Onlarla gurur duyun. Onlar gurur duyulacak işler yaptılar. Kutsal bir amaç için kahramanca çarpıştılar. Yiğitçe öldüler. Türkiye Cumhuriyeti'nin onuruna, gururuna, toz kondurmadılar. Başlarınızı dik tutun. Asla eğmeyin. Yas tutmayın. Onlar, sizlerin ve büyük Türk ulusunun başı eğilmesin diye canlarını verdiler. Şahit oldular. Ulusun kalbine yerleştiler. Onlar daha çocukken, her sabah okullarda ettikleri anda bağlı kaldılar. "Varlığım Türk varlığına armağan olsun!" dediler. Armağan ettiler. Asker olduklarında, sınırlarda nöbet beklerken verdikleri tekmilde "... vatan ve millet için can vermeye hazırım!" dediler. Sözlerine sadık kaldılar. Canlarını çekinmeden verdiler. "Ne mutlu! Varlığım Türk varlığına armağan olsun!" diyenlere, "Ne mutlu! Varlığını Türk varlığına armağan edenlere!", "Ne mutlu Türküm diyene!"
Sayfa 416 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Bölge halkından bazıları korkudan, bazıları örgüt içinde çocukları olduğundan, bazıları da örgüte sempatiyle baktıklarından, PKK bazı insanlar tarafından desteklenmiştir. Onlara yiyecek, içecek ve giyecek verilmiş, tehlikeli durumlarda onlara en gizli yerlerini açarak saklamaya ve korumaya çalışmışlardır. Ancak, teröristlerin pek çok yerde halkın davranışını kötüye kullanmaları, kaldıkları evlerde fazla kalarak, ailelerin sınırlı olan yiyeceklerini çabuk yiyip bitirmeleri, para vermemeleri, bu ailelerin ve çocuklarının aç kalmalarıdır. Ayrıca kaldıkları evlerde genç kadın ve kızların ırzına geçmeleri nedeniyle halk bu iyi davranışlarını sürdürmedi, zamanla iyi gözle bakmamaya başladı.
8 Kasım 2000 Çarşamba günü Fransız Senatosu'ndan "Sözde Ermeni Soykırımı" tasarısı, 40'a karşı 164 gibi büyük bir oy çoğunluğuyla rüzgar gibi geçti. Kimse farkına bile varmadı. Ermeni tasarısını senato genel kuruluna getiren Fransa Başkanı Lionel Jospin, ülkesinin Cezayir'de 1954-1962 yılları arasında yaptığı yargısız infazlar ve katliamlara ilişkin öneriyi, "Bu konuyu tarihçilere bırakalım." diye geri çevirmiştir.
Reklam
Hiçbir ülke başka bir ülkeyle uzun süreli barış içinde kalamaz. Kötü olduğu günler de olur. Dünyanın her tarafında güçlü devletler önce küçük gruplarla bir ülkeye girerler. Güçlü ve zayıf taraflarını görürler. Keşif kolları gibi hareket ederler. Zayıf taraflarına yönelirler. Tohumlarını ekerler. Tohumlar gelişince hareket başlar. Olaylar çıkar ve müdahale edilir. Bu durum değişmez, o günlerde de vardı, bugün de var. Yarın da olacaktır.
Liboşlara, ümmetçilere gelsin. Boşuna demiyoruz millet bilinci diye.
1900 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nda misyonerlere ait 2000 okul ve 400 hastane vardı. Bunların öğretmenleri, doktorları, hemşireleri, yöneticileri göz önüne alındığında on binlerce çocuğu eğittikleri ve binlerce hastaya baktıkları ortadadır. Sadece ABD'nin ise, 1896'da 1317 misyoneri vardı ve bunların yanında 869 mahalli yardımcı çalışıyordu.
Türkiye bu konuda hiç becerikli olamadı. Çıkarılan yalanlara ses çıkaramadı. Onları ortadan kaldıracak güçlü bir tepki de göstermedi. Bütün dünya, Ermenilerin gerçek olmayan yazılarının etkisi altında kaldılar. Olayları gerçek gibi gördüler. Öyle algıladılar ve Türklere düşman oldular. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla sonuçlandırması bile Batı'da haçlı düşüncesinin kabarmasına neden olmuştur. Ancak büyük Atatürk'ün olayları önceden görüşü ve etkin önlemleri zamanında almasıyla pek çok olay büyümeden önlenmiştir. Atatürk'ün dünya ülkelerinde büyük saygınlığının olması, pek çok sorunun Türkiye lehine sonuçlanmasına neden olmuştur.
Ermenilerin istedikleri, "Bağımsız Ermenistan" diye niteledikleri bölge çok geniş, ancak içine yerleştirebilecekleri Ermeni nüfusu çok azdı. 1900 yıllarında, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki tüm Ermeni nüfusu 1.300.000'e yakındı. Ermeniler bu rakamı fazla gösterebilmek için çok uğraşmalarına rağmen pek inandırıcı olamadılar. Ancak ileri sürdükleri bu yüksek rakamlı nüfusu daha sonra "Türkler katletti." demek suretiyle Türkiye aleyhine kullanmışlardır.
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.