Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hasan Taşkıran

Hasan TaşkıranSelçuklu Devletlerinde Suikastlar yazarı
Yazar
6.7/10
9 Kişi
18
Okunma
1
Beğeni
976
Görüntülenme

Hasan Taşkıran Gönderileri

Hasan Taşkıran kitaplarını, Hasan Taşkıran sözleri ve alıntılarını, Hasan Taşkıran yazarlarını, Hasan Taşkıran yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk düşmanları her dönem mevcut
Müineddin Pervane, Sultan Rükneddin devrinde olduğu gibi kendi iktidarın bu dönemde de sürdürebilmek için eski devlet adamlarından bazılarını Türkmen, Rükneddin IV. Kılıç Arslan ve Memluklu Sultanı Baybars taraftarı olduğu yönünde asılsız iddialarla tasfiye etti.
Sayfa 200 - Selenge Yayınları
Moğol yardakçısı Pervane
Çeşitli hile yollarına başvurarak Moğolları tahrik edip, İzzeddin Keykavus'u tahtan ve ülkeden uzaklaştıran Müineddin Pervane, kardeşi Rükneddin IV. Kılıç Arslan'ı Anadolu Selçuklu tahtına çıkardı. Müineddin Pervane'nin nüfuzu ve tahakkümü altında kalmak istemeyen ve onun baskısı altından kurtulmaya çalışan Rükneddin, tahta çıktıktan beş yıl sonra yine Pervane tarafından Moğolların desteği ile düzenlenen bir suikast sonucu öldürüldü.
Sayfa 199 - Selenge Yayınları
Reklam
Sultan Rukneddin IV. Kılıç Arslan'ın ölümü
Sultan atına binip kendi şehri olan Konya'ya gitmek istedi. Yola çıktığı sırada adamları ona yetişerek kendisine suikast düzenleyenlerin ondan af dileyeceklerini söyleyip, onu bir çadıra yerleştirdiler. Pervane ve Moğol beyleri çadırdan çıktılar. Bu sırada yarım kalmış olan suikasti tamamlamak için Hatıroğlu Şeref, Napçi Noyan ile bazı Moğol askerleri ile çadırın etrafında beklemekteydiler. En sonunda çadıra girerek Sultan Rükneddin IV. Kılıç Arslan'ı tekmeleyip, tokatladılar ve sonunda yay kirişi ile boğmak sureti ile hayatına son verdiler (1266).
Sayfa 199 - Selenge Yayınları
Sultan Rükneddin, erkenden kalkarak ava gitti. Av esnasında enteresan bir şekilde Moğol askerleri sultanın kaçmasına mani olmak için gizliden onu göz hapsinde tutmaya çalışıyorlardı. Sultan, avdan dönüp ziyafet hazırlıklarına başladı. Hazırlamış olduğu ziyafet çadırına Moğol beylerini ve askerlerini davet etti. Ziyafet esnasında bir grup Moğol askeri çadırı abluka altına almışlardı. Sultan Rükneddin çadırda bunalınca üzerindeki yeleği çıkardı. Bu sırada sultanın belindeki işlenmiş bıçaklara gözü ilişen Moğollar onları kınından kartarak bu bıçaklarla Sultan tazyik etmeye başladılar. Sultana "senden Pervane'yi öldürecek suikastçıları teslim etmeni istedik; ama sen bu şarta uymadın" dediler. Sultan Rükneddin, ne kadar özür diledisede fayda etmedi ve bu itiş kakış sırasında Moğol askerleri sultanın kadehine zehir boşalttılar. Sultan Rükneddin o kadehten içince, zehirlenerek yüzünün şekli değişti. Vücudunda büyük bir acı hisseden sultan, su dökmek bahanesiyle dışarı çıktı ve kusmaya başladıysa da fayda etmedi; çünkü zehir damarlarına iyice yayılmıştı.
Sayfa 198 - Selenge Yayınları
II. Izzeddin Keykavus, Seyfeddin Türkeri'nin etkisiyle içkiye, kumara ve kadına alıştı. II. Izzeddin Keykavus'un karakterinde meydana gelen bu ani değişimler, devlet yönetiminede yansıdı. II. Izzeddin Keykavus, eğlence meclislerinde kendisini eğlendiren kölelere yüksek mevkiler bahşediyordu. Onun, bu şekilde adalet ve hak gözetmeden yaptığı atamalar, devlet erkanının tepkisini çekmiş, kardeşinden daha halim salim olan küçük kardeşi II. Alaeddin Keykubad'a sevgilerinin artmasına neden olmuştur.
Sayfa 189 - Selenge Yayınları
Halife Müsterşid Billah'ın öldürülmesi
29 Ağustos 1135 tarihinde halife Bağdat'a dönmek üzereyken Emir Kuran Han, Sultan Sancar'ın elçisi sıfatıyla geldi. Halk, elçiyi karşılamaya çıktı. Halifeyi korumakla görevli olan muhafızlardan biri de onun yanında ayrıldı. Halifenin çadırı biraz uzağa kurulmuştu. Bu yüzden etrafın da fazla çadır yoktu. Bu sırada gelen elçilik heyetinin arasına karışmış olan yirmi dört tane Batini suikastçi, bu durumu fırsat bilip kalabalıktan sıyrılarak gizlice halifenin çadırına sızdılar. Halifenin üzerine yürüdüler ve içeri girerek onu öldürdüler. Halifeyi yirmiden fazla yerinden yaralamış, burnunu ve kulaklarını keserek çırılçıplak bir halde ortada bırakmışlardı. Böylece Halife Müsterşid, Meraga'daki çadırında suikast neticesinde öldürüldü.
Sayfa 128 - Selenge Yayınları
Reklam
Nitekim İbnu'l-Esir de bu olayı benzer şekilde anlatarak, Safi fakihi Ebu'l-Kasım Mes'ad b. Muhammed el-Hucendi önderliğindeki İsfahan halkının Batınilerden intikam almak için kolları sıvadığını, onlara çukur kazdırıp içine ateş yaktırdığını, halkın Batınileri getirip bu ateşin içine attıklarını belirtmiştir. Halk ayrıca bu ateş çukurların başına bir adam görevlendirip ona "Malik" adını vermiş, böylece pek çok Bâtıni öldürülmüştü. Halk, artık Batınilerden ve onların zulmünden bıkmış ve büyük tepkiler verip onların taktiklerini uygulamaya başlamıştı.
Sayfa 121 - Selenge Yayınları
Reşiduddin yakılan çifti şu şekilde aktarır;
"Dar bir sokağın girişinde bulunan kör bir adam: "Allah'ım bu kör adamı ellerinden tutup kapısının önüne getiren her kimse, onu bağışla" şeklinde dua ediyordu. Bu dar sokak sanki bir ölüm yoluymuş gibi uzun ve karanlıktı ve adamın evi bu sokağın sonunda bulunmaktaydı. Bu evin girişine bir kuyu kazmışlardı, ve yardım eden Müslümanları bu kuyudan aşağı atıyorlardı. Hatta kuyunun altında geçişler, yeraltı odaları ve özel odalar bulunmaktaydı. Altı ay boyunca bu böyle sürdü ve yaşlısı genciyle şehrin pek çok insanı ortadan kayboldu. Bir gün, yaşlı bir kadın, evden bir şey almaya çalışana dek hiç kimse bu sırrı açığa çıkaramadı. Kadın, acıklı inlemelerin sesini duyunca, evdekiler kadının yaptıklarını anlamasından korktular. Onu, ekmek verecekleri bahanesiyle eve çağırdılar. Kadın korktu ve kaçtı. Sokakta bulunan bir grup insana: "Bir evden gizemli bir yakınma sesi duydum ve birkaç kişi beni şeytanlaştırmaya çalıştı" demesi üzerine şehirde kaybettiği yakınlarını arayan büyük bir kalabalık evin kapısına geldi. Kuyuda kimisi ölü, bazıları çivilerle duvara asılı, bazıları zar zor nefes alabilen 300-400 civarında insan buldular ve adamı, karısını, onlara yardım edenleri evle beraber derhal yaktılar."
Sayfa 120 - Selenge Yayınları
Çift, hak ettikleri cezayı almış
İsfahan halkı, Batinilerin otorite boşluğundan istifade ederek güç kazanmaları sebebiyle kendilerini giderek güvensiz hissetmeye başlamıştı ve hatta kent ahalisi ikindi vaktinden sonra dışarıya çıkamayacak kadar korku içindeydi. Elbetteki bu korkuları yersiz değildi Evinden sabah işe gitmek için çıkan birisinin ikindiden sonra eve geri gelmediğini görenler, artık o kişiden ümitlerini kesmekteydi. 1093'te Isfahan da Batini bir çiftin yardım isteme bahanesiyle kandırdıkları insanları, çok büyük işkencelerle ölüme terk ettikleri haberiyle çalkalandı. İnsanlar eve gelip yerde duran kilimi kaldırdıklarında kuyu içine atılmış elliye yakın ceset bulmuşlardı. Halk, bu çifti ve onlara bağlılıklarından şüphelendikleri kişileri evle beraber ateşe vermişlerdi.
Sayfa 120 - Selenge Yayınları
Batıniler sadece halka değil, kendilerine karşı gelen ya da tehlike sezdikleri her insana suikast düzenliyorlardı. Dolayısıyla en ağır zararı sivil halk görmüştür. Örneğin Batıniler, 1104 de Hindistan, Maveraünnehr ve Horasan'dan gelen hacılara saldırarak mallarını yağmalamış ve insanları kılıçtan geçirmişlerdir.
Sayfa 118 - Selenge Yayınları
65 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.