Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hatice Hürmüz Başarın

Hatice Hürmüz BaşarınGelibolu 1915-Savaşla Başlayan Dostluk yazarı
Yazar
8.1/10
8 Kişi
18
Okunma
0
Beğeni
461
Görüntülenme

Hatice Hürmüz Başarın Gönderileri

Hatice Hürmüz Başarın kitaplarını, Hatice Hürmüz Başarın sözleri ve alıntılarını, Hatice Hürmüz Başarın yazarlarını, Hatice Hürmüz Başarın yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
200 syf.
7/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Çanakkale Şavaşının daha çok bizler tarafından bilinmeyen bir gerçeğinin gün yüzüne çıktığı, savaşın seyrinide etkileyen, iki farklı ulusa ait kaptanların Marmara Denizinde karşılaşmalarını yine iki kaptanın anılarından yola çıkarak anlatıldığı güzel bir çalışma. Kitapta sadece benim hoşama gitmeyen bir cümle vardı. Oda “…gericiliğin en önemli kaynağı olduğunu düşündükleri İslamın etkilerini azaltma…” şeklinde kurulan cümleydi ve keşke böyle bir cümle kurulmasaydı diye düşünüyorum.
Çanakkale Boğazı'nın Derinliklerinde
Çanakkale Boğazı'nın DerinliklerindeVecihi Başarın · Galata Yayınları · 20096 okunma
“Yaralı bir aslanın yavaş yavaş uluması gibi sulara yavaş yavaş gömülen bir gemiyi terk etmeye mecbur kumandanın ızdırabı ölümden daha korkunç ve daha acıdır.”
Sayfa 114 - galata yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
“Bir yabancının yabancı bir yerde kendi kanından, kendi tarafından birini görmesinden alacağı keyfi anlatmaya kelimeler yetmez.”
Sayfa 59 - galata yayıncılıkKitabı okudu
“Mutluluk ve tatmin duygusu kolayca kaybediliveren şeylerdir ve sevimsiz bir alışkanlıkla, onu bulduğumuzu sandığımız an, elimizden kayıp gidiverir.”
Sayfa 52 - galata yayıncılıkKitabı okudu
“Kanlarını dökerek hayatlarını kaybeden kahramanlar! Artık dost bir vatanın topraklarındasınız, huzur içinde yatınız. Burada, bizim vatanımızda, yan yana yatan Johnnyler ile Mehmetçikler arasında bizim için fark yoktur. Uzak diyarlardan oğullarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı silin; evlatlarınız artık bizim bağrımızda, huzur içindedirler. Onlar canlarını bu topraklarda verdikten sonra bizim de evladımız olmuşlardır.” (Mustafa Kemal Atatürk’ün Avustralyalı annelere söylediği sözler)
Sayfa 16 - galata yayıncılıkKitabı okudu
Dokuz ay süren Gelibolu Savaşı 7 Ocak 1916'da sona erdiğinde İtilaf devletlerine ait on üç denizaltıdan sekizi kaybedildi. Çanakkale Boğazı toplam 27 kez başarıyla geçildi ve bu geçişlerin ilkini AE2 gerçekleştirdi. Türklerin toplam kaybı ise iki savaş gemisi, bir muhrip, beş hücumbot, on bir nakliye gemisi, 44 buharlı vapur ve 148 yelkenli idi. Denizaltıların saldırıları, gemilere ve mürettebatlarına verdiği büyük zararın yanı sıra, askeri ihtiyaç malzemelerinin deniz yoluyla taşınması üzerinde de oldukça büyük bir baskı yarattı. Türkler ihtiyaçlarını Gelibolu cephesindeki birliklerine karayoluyla nakletmeye başlamak zorunda kalmışlardı, ancak bu da deniz yoluna kıyasla çok daha uzun zaman alıyordu. Olası denizaltı saldırılarına karşı, gece seferi yapmak ya da savaş gemilerinin eşliğinde yol almak gibi savunma stratejileri geliştirildi.
Reklam
Alman denizaltısı U-21 Mayıs ayında Gelibolu'ya vardığında İtilaf güçlerine ait savaş gemilerini suda yüzen ördekler misali karşısında dizilmiş görünce rüyalarının gerçek olduğunu düşünmüştür. 25 Mayıs günü, Anzak Koyu'nun açıklarında U-21, HMS Triumph'u tek bir torpidoyla batırdı. Bu manzarayı seyretmek için tepelerdeki askerler savaşmayı bıraktı. İki gün sonra U-21, Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde bulunan Teke Koyu açıklarındaki HMS Majestic gemisini batırdı. Bu kayıpların ardından filoya, denizaltılara karşı önlemler alınana kadar, İmbros Adası'nın güvenli sularına sığınması emri verildi. U-21/'in kaptanı Hersinge Alman Zafer Madalyası ve İstanbul'da çeşitli Türk madalyaları verildi.
Tam anlamıyla işleyen bir denizaltının ilk ölümcül darbesini, Amerikan İç Savaşı'nda vurmasına kadar iki yüz kırk yıl geçmesi gerekti. Alabamalı hafif süvarilerden oluşan gönüllü bir grup 1864'te, Konfedere'lere ait önemli bir liman olan Charleston Limanı'nı kuşatmış Birlik güçlerine ait herhangi bir savaş gemisini batırarak büyük ödül almak isterken tarihe geçtiler. (...) Bir kaç saat süren yoğun çalışmanın ardından Hunley (denizaltının adı) hedefini buldu ve havaya uçurdu. Fırkateyn sığ sularda battı. Ancak denizaltı da, yeterince hızlı hareket edip kaçamadığı için, aynı kaderi paylaştı.
İnsanoğlunun bir balık gibi denizin altında dolaşma hayali, 1626'da Hollandalı mucit Dr. Cornelius Van Drebbel'in çalışan ilk denizaltı modelini Kral 1. James'e göstermek için Thames Nehri'nde 12 feet derinliğe indirip, on iki kürekle ittirerek hatırı sayılır bir uzaklığa görülmesiyle gerçeğe dönüştü. Kral denizaltıdan etkilenmişti, ancak Kraliyet Donanması'nın ilgisini çekmek o kadar kolay olmadı.
12 Mayıs (1915) gecesi, Türk hücumbotu Muavenet-i Milliye gizlice güneye inip Çanakkale girişini kollayan HMS Goliath'ı batırdı. 12.950 tonluk, on beş yaşındaki savaş gemisi 570 mürettebatı ve kaptanıyla birlikte birkaç dakika içinde sulara gömüldü.
Reklam
En büyük hasarı veren denizaltı E11'di. E11 Nara Burnu'ndan 18 Mayıs'tan (1915) itibaren üç kez geçmişti. Aralarında 10.500 tonluk on iki yaşındaki savaş gemisi Barbaros Hayrettin'in de olduğu 101 gemiyi batırdı ya da hasara uğrattı. E11 bununla da kalmayıp İstanbul karasularında Yavuz ve Midilli gemilerini arama cesaretini gösterdi. Ancak bunların yerine bir nakliye gemisini batırmayı başardı. İstanbul limanındaki bu saldırı, bir asırdır düşman gemisi görmemiş İstanbulluların yüreklerine korku salmaya yetti. E11 ile E14'ün kaptandı bu gayretleri nedeniyle Victoria Madalyası'yla ödüllendirildiler.
Denizaltıların öncelikli amaçları Marmara Denizi'nin kuzey kıyılarındaki Türk deniz taşıma hattı boyunca korku salmak ve panik yaratmaktı. Gelibolu cepheleri izole bir haldeydi çünkü burada demiryolu olmadığı gibi karayolları da yetersiz ve bakımsızdı. Türk birlikleri ve birliklerin ihtiyaç duyacağı yiyecek ve diğer malzemeler İstanbul'dan deniz yoluyla getirilmek zorundaydı. Denizaltılar bu akışı tehdit edecek olurlarsa, Gelibolu Yarımadası'ndaki Türk birlikleri de zor duruma düşürülebileceklerdi.
Eski Türk savaş gemisi Mesudiye, İtilaf kuvvetlerinin gemileri o noktaya kadar ulaşabilirlerse son bir savunma gücü olarak Boğaz'ın en dar noktası olan Nara Burnu'nda bekliyordu. 13 Aralık 1914'te küçük bir İngiliz denizaltısı olan B11 bu son savunma noktasına kadar yaklaşıp torpidoyla Mesudiye'yi batırınca herkes şaşkına döndü. Mesudiye'nin batışı Osmanlıların gözünü açtı ve İngiliz Deniz Kuvvetleri'ne de bu mücadelede denizaltıların önemli bir rolü olabileceğini düşündürttü. Aralarında AE2'nin de bulunduğu yedi adet E sınıfı denizatı hemen Çanakkale Boğazı'na doğru yola çıkartıldı.
Fransız gemisi Bouvet, on gün önce Nusret mayın gemisi tarafından yerleştirilen mayınlardan birine çarpıp alabora oldu ve 600 kişilik mürettebatıyla battı. Daha sonra iki İngiliz gemisi, HMS Irresistible ve HMS Ocean, mayınlar ve Türk topları tarafından hasara uğratıldı ve battılar. İngiliz HMS Inflexible ve Fransız Gaulois ile Suffren savaş gemileri de ya kullanılamaz hâle getirildiler ya da karaya oturdular. Mayın tarama gemilerinin akıbeti daha da kötü oldu ve düzensiz bir şekilde kaçışmaya başladılar. Akşamüstü geç bir saatte filonun üçte biri ya batırılmış ya da kullanılamaz hâle getirilmişti ve henüz hiçbir gemi Boğaz'ın en dar kısmı olan Nara'ya ulaşamamıştı. Gemiler geri çekilmeye başlamıştı. Amiral de Robeck 18 Mart gecesi defterine şöyle yazdı: "Bu kadar gemiyi kaybettikten sonra yarın sabah mutlaka görevden alınmış olurum."
1 Ağustos 1914'te Avrupa'da savaş ilan edildikten üç gün sonra Türkler Çanakkale Boğazı'na mayın döşemeye başladı. Sekiz ay süreyle, on bir hat boyunca toplam 358 mayın 2.5 ile 4.5 metre arasında değişen derinliklere yerleştirildi. 26 mayından oluşan son hat, 1913'te Almanlar tarafından yapılmış Nusret mayın gemisi tarafından 8 Mart 1915'te Erenköy Körfezi'ne yerleştirildi.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.