Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Henry Kissinger

Henry KissingerDiplomasi yazarı
Yazar
8.6/10
157 Kişi
692
Okunma
111
Beğeni
11,7bin
Görüntülenme

En Eski Henry Kissinger Sözleri ve Alıntıları

En Eski Henry Kissinger sözleri ve alıntılarını, en eski Henry Kissinger kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ulusal Devletlerin doğuşu:XVII. yüzyılda Kardinal Richelieu’nün yönetimindeki Fransa, uluslararası ilişkilere, ulus-devlet kavramına dayanan ve nihai amaç olarak ulusal çıkardan güç alan modern yaklaşımı getirmiştir.
Amerika uluslararası arenaya girdiği zaman yeniydi, kuvvetliydi ve uluslararası ilişkilere bakış biçimini dünyaya kabul ettirme gücü vardı. 1945’te II. Dünya Savaşı son bulduğunda, Amerika o kadar güçlüydü ki (bütün dünya ekonomik üretimin %35’i Amerika’ya aitti) dünyaya, kendi tercihlerine göre şekil vermesi kaçınılmaz görünüyordu. 1961’de John F. Kennedy, Amerika’nın, özgürlüğün başarısı için “her bedeli ödeyecek, her yükü çekecek kadar” kuvvetli olduğunu söyledi. Otuz yıl sonra, Birleşik Devletler bütün isteklerinin hemen gerçekleştirilmesi için ısrarlı olacak bir konumda değildir. Diğer ülkeler büyüyerek Büyük Devlet statüsüne kavuştular. Artık Birleşik Devletler, amaçlarını, her biri Amerikan değerleri ve jeopolitik gerekliliklerin birer karışımı olan aşamalarla gerçekleştirmenin zorluklarıyla karşı karşıyadır. Yeni gerekliliklerden birisi, birbirine denk güçte birçok devletten oluşan bir dünyanın düzenini, bir tür denge kavramı üzerine oturtmak zorunda olmasıdır ki, Amerika, hiçbir zaman bu fikri rahatlıkla içine sindirememiştir.
Reklam
ABD,Fransız Devrimi savaşlarında hiçbir tarafın kesin bir zafer kazanmasını istemediklerinden tarafsız olduğunu açıklamıştır. Jefferson yönetimindeki ABD,bağlantısızlık politikasının bir çeşit ilk şeklini uygulayan yeni devlet, o zamandan beri ortaya çıkan birçok yeni devlet gibi tarafsızlığı bir pazarlık aracı olarak kullanmanın faydalarını keşfetmiştir.
Birleşik Devletler, Eski Dünya yöntemlerini reddetmeyi, toprak genişlemesini reddetmeye kadar ileri de götürmemiştir. Aksine, daha başlangıçtan beri Birleşik Devletler, Amerikalarda genişleme politikasını olağanüstü bir kararlılıkla uygulamıştır. 1794’ten sonra, bir dizi antlaşmayla Kanada ve Florida sınırlarını Amerika’nın çıkarına olacak şekilde çözüme kavuşturmuş, Mississippi Nehri’ni, Amerikan ticaretine açmış ve İngiliz Batı Hint Adaları’nda Amerikan ticari çıkarlarını yerleştirmeye başlamıştı. Bu genişleme, Mississippi Nehri’nin batısında kalan ve İspanyol toprağı olan Florida ve Teksas toprakları üzerinde hak iddia edebilecek durum yaratan ve çok büyük genişlikteki sınırı belirlenmemiş toprakları, yeni devlete katan Louisiana’nın 1803’te Fransa’dan satın alınması ile en yüksek noktaya ulaşmıştır ki, bu da büyük güç olmak için temel oluşturmuştur. Satışı yapan Fransız imparatoru Napoleon Bonaparte, bu tek-yanlı işlem hakkında Eski Dünya’ya özgü şöyle bir açıklamada bulunmuştur: “Bu toprak alımı, Birleşik Devletler’in gücünü ebediyen perçinlemektedir ve bu suretle Büyük Britanya’ya da, sonunda denizde onu alt edecek bir rakip sağlamış oluyorum.”
Avrupa güçleri, potansiyel egemen güçlerin ortaya çıkmasını önlemek için sayısız savaş vermiştir. Amerika’da güç ve uzaklık kombinezonu, herhangi bir sorun ortaya çıktıktan sonra onun üstesinden gelinebileceği yönünde bir güven yaratmıştır. Yaşamlarını sürdürmek için çok daha kısıtlı hareket alanları olan Avrupa ulusları, değişiklik olasılığına karşı koalisyonlar oluşturmuşlardır; oysa Amerika, herhangi bir gerçek değişikliğe göre politikasını ayarlayabilecek kadar uzaktır. Her ne sebeple olursa olsun, “birbirinin içine girmiş” anlaşmalara karşı George Washington’un yönelttiği uyarının jeopolitik temeli de buydu. Washington’a göre: “Kendimizi yapay bağlarla, Avrupa politikasının sıradan iniş çıkışlarına veya onun dostluk veya düşmanlıklarının çakışmasına, ya da çatışmasına bağlamamız akıllıca bir hareket değildir. Bizim ayrı ve uzak durumumuz, bizi değişik bir rota izlemeye çağırıyor ve aynı zamanda bunu mümkün de kılıyor. “
Aleksandr Hamilton, cumhuriyetlerin, diğer hükümet şekillerine göre, özünde daha barışçı olduğu görüşüne karşı çıkmıştır: “Sparta, Atina, Roma ve Kartaca hepsi cumhuriyetti; bunlardan ikisi, Atina ve Kartaca, ticari özellikte birer cumhuriyettiler. Bununla beraber, ister saldırı, ister savunma amaçlı olsun, komşuları olan monarşiler kadar devamlı savaş halinde idiler.
Reklam
Thomas Paine şöyle yazıyor: “Savaş, eski yapıda bir hükümet etme sistemi olduğundan, ulusların birbirine karşı beslediği düşmanlık duygusu, hükümetlerinin politikalarının sistemin ruhunu ayakta tutmak için uyandırdığı bir düşmanlıktan başka bir şey değildir... Yanlış bir hükümet sistemi tarafından insanlar birbirine düşman hale getirilmediği sürece, insan insanın düşmanı değildir.”
1820’lerde İspanya’daki devrimi bastırmak için Prusya, Rusya ve Avusturya arasında Kutsal İttifak yapıldı.ilke olarak başkalarının içişlerine karışmayı reddeden Büyük Britanya da Kutsal İttifak’ı Batı Yarımküresi’nde kabul etmekte aynı derecede isteksizdi. İngiliz Dışişleri Bakanı George Canning, Amerika kıtasındaki İspanyol kolonilerini Kutsal îttifak’ın ele geçirmesinden korumak için Birleşik Devletler’e birlikte hareket etme önerisinde bulunmuştur. Amacı, İspanya’da olanlar bir tarafa, Latin Amerika’nın herhangi bir Avrupa gücünün kontrolü altına girmemesini sağlamaktı
Monroe doktrini ABD'nin , Avrupa güç politikasını Batı Yarımküresi’nden uzak tutma karandır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.